" Rabbim! Rabbim, bize apaçık bir fetih ver. Günahlarımızı bağışla. Bizi doğru yola ilet! Ordumuza şanlı bir zafer bahşet. İmanımızı kat kat arttıralım diye kalplerimize huzur ve güven ver. Şüphesiz göklerin ve yerin orduları Sen'indir. Sen hakkıyla bilensin, hüküm ve hikmet sahibisin. Bizi içlerinden ırmaklar akan cennetine koy. Kötülükerimizi ört. Sen bizim için bir zarar ya da da fayda dilersen buna kim karşı koyabilir? Dilediğini bağışlar, dilediğine azap edersin. Öyleyse Sen'den, yalnız Sen'den zafer diliyoruz. "
“Hayır, çiçekleri ona veriniz. Sultan Mehmed benim; ama o benim hocamdı. İltifata layık olan odur.”
Sultan’ın sözleri üzerine kolları papatyayla dolan Akşemseddin, şehre ondan önce girdi.