"Bir ihtimal..." demişti. "Hayata tutunmamızı sağlayan, geleceğe umut olan bir ihtimal. Gecenin karanlığı, yerini yeni güne bırakırken yaşama tutunmamızı sağlayan bir ihtimal..."
Bencilliğin had safhada olduğu dünyada, yalan dolanla işlerini görüp ardından bir paçavra gibi onları bir kenara atan insanları düşündü; sahte yüzleri, timsah gözyaşlarını; doğruya yanlış diyeni, yanlışı kabullenmeyeni; doğru bildiği yolda onun yanlış olduğunu bilse de ölümüne yürüyeni, yanlış yolda olduğunu bileni, bilip de başkasını yanına çekeni; gülerken ağlayanı, ağlarken mutluluk gözyaşı dökeni; zamanını çalanı, çalıp da hiç edeni; güven vermeyeni, işte bu sebepten başkalarına da güvenmeyeni; şüpheyi, şüphe içinde yaşayanı ve buna mecbur kılanı. Şüpheydi, sinsi bir yılan gibi ona doğru sessizce yaklaşarak fark ettirmeden zehirleyen.