Yağma: Bir Şehrin Öyküsü

Adnan Özyalçıner

Yağma: Bir Şehrin Öyküsü Sözleri ve Alıntıları

Yağma: Bir Şehrin Öyküsü sözleri ve alıntılarını, Yağma: Bir Şehrin Öyküsü kitap alıntılarını, Yağma: Bir Şehrin Öyküsü en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Silahımız yok. Ama silahtan daha güçlü olan ellerimiz, sıkıldıklarında kütleleşen, kemikli, iri yumruklarımız var.
Sisin bu görünüşü, renginin bunca yumuşaklığı, uçuculuğu, çevresindeki her türlü görüntünün, ordan oraya salınan dumanlar içinde yitişi, giderek iki üç adım ötedeki insanı bile belli belirsiz seçmenin, daha doğrusu insanları bulup yitirmenin, dolayısıyla herkesten ve her şeyden uzakta, bir başınaymış gibi kalmanın verdiği tuhaf bir yanılgıyla, ilk anlarda, bulutlarla sarılı olmak ya da gökyüzünde yürüyor olmak gibisinden bir uçarılık, bir hafiflik kazandırmıştı herkese.
Sayfa 79 - manosKitabı okudu
Reklam
Karanlığa dek parkta, havuzun başında kaldı adam. Kuğuları izledi yalnızca. Bir onları. Karanlığın bile silip yok edemediği bu lekesiz aklığı sevdi gözleriyle uzun uzun. Kalabalıkta yitirdiği kadınları severcesine... Suskun ama bitimsiz bir güzellik büyüttü Tanrı'yla şehrin yoksullaştırdığı yüreğinde.
Sayfa 43 - manosKitabı okudu
Sanki kaçıyordu birilerinden, bir şeylerden, olacaklardan. Balonların renkleri, ne büyüklükleri ne çocukları ilgilendirecek gibiydi. Bu yüzden de ne bir çocuk, ne de mızmızlanan çocuğuna baloncuyu ve balonlarını göstererek çocuğunu avutacak bir büyük çıktı. Birinden biri yanılıp yaklaşsa: -A, bunlar eskimiş balonlar! diye yüzgeri ediyordu. Ya da her şeye rağmen: - Balon isterim! diye tutturan çocuklarına anne-babalar: -A oğlum onlar pis çocukların balonları, kullanılmış balonlar baksana! diyerek çocuklarını caydırıyorlardı. Balonlarıyla bir başına, yapayalnızdı baloncu. Her pörsüyen balonla soluğundan bir parça daha eksiliyor, gözleri karararak sendeliyor, avurtları belirli bir biçimde çöküyor, yüzü sararıp sakalları dikensi dikensi uzuyor, gözleri çukurlarında, ta diplere gömülüyordu.
Sayfa 29 - manosKitabı okudu
Yağma eşitsizlikte var. Yağma uygarlığın dağılımındaki eşitsizlikte var. Yağma çok katlı yapıların yanındaki sayısız gecekondu semtlerinde var. Yağma fırsat eşitliği olmayan eğitimde var. Yağma pazarda var. Parası olana var.
Sayfa 93 - manosKitabı okudu
Öyle büyüktü ki ikisi, Tanrı'yla şehir, adam görünmez olmuştu aralarında.
Reklam
Öyle büyüktü ki ikisi, Tanrı'yla şehir, adam görünmez olmuştu aralarında
Sayfa 41 - manosKitabı okudu
Kaçıncı çocuktu bu sabahtan beridir. Balon çağlarını geçirmişti hepsi. Yaşamadan yitirmişlerdi çocukluklarını. Bu yüzden de, bütün günleri boyunca, bir siyah-beyazı yaşayacaklardı. Gün ışığı ve karanlık. Kızgın güneş ve serinlik veren gölge. Hepsi bu. Renk gözlerini kamaştıracaktı çünkü. Hiçbir zaman göremeyeceklerdi renkleri. Yeşilden, maviden, kırmızıdan yoksun kalacaklardı bir ömür boyu. Yani mutluluklardan, sevinçlerden, sevgiden yoksun kalacaklardı.
Sayfa 27 - manosKitabı okudu
Şehir, her gün, yeni bir kat ekliyordu soylu apartmanlarına.Her gün, yeni yeni otobüsler dolaştırıyordu sokaklarında. Her gün bir öncekinden daha gösterişli gemiler yüzdürüyordu denizlerinde. Bir öncekilerden daha taze, daha pul pul balıklar, daha renkli, daha olgun yemişlerle sebzeler, daha kızarmış ekmekler... Her gün, bir öncekinden daha soylu, soyluluğuna karşılık satın alınması daha da güçleşen günler hazırlıyordu. Şehir kalabalıklaşıp kocamanlaştıkça adam yoksullaşıyordu zaten. Buysa yalnızlığına yeni yalnızlıklar katıyordu.
Sayfa 42 - manosKitabı okudu
-Yazık ki bu sabah bozdurmuştum bunu, diye ekledi sonra. Ben bozdurduğumda aşağı yukarı yeniydi. Bakın ne çok yıpranmış şimdi. Üstelik ne de çabuk, tıpkı duvarlarım gibi. Tıpkı onlar gibi. Oysaki nasıl yeniydi, nasıl yepyeniydi. Her şey nasıl yeni nasıl... diyerek uzaklaştı benden ve duvarlarından.
Reklam
Yaşadığı sürece kendisine sevgilisine verebileceği bir çiçek bile bırakılmayan, hiç çiçeksiz yoksul ölüleriydi bunlar. İç içe yüzdükleri çürük artıklar da burjuva ölülerinin renkli çiçeklerine eş süslerdi sanki.
-A, bunlar eskimiş balonlar! diye yüzgeri ediyordu. Ya da her şeye rağmen: - Balon isterim! diye tutturan çocuklarına anne-babalar: -A oğlum onlar pis çocukların balonları, kullanılmış balonlar baksana! diyerek çocuklarını caydırıyorlardı. Balonlarıyla bir başına, yapayalnızdı baloncu. Her pörsüyen balonla soluğundan bir parça daha eksiliyor, gözleri karararak Sendeliyor, avurtları belirli bir biçimde çöküyor, yüzü sararıp sakalları dikensi dikensi uzuyor, gözleri çukurlarında, ta diplere gömülüyordu.
Herkes gücünün yettiğince bir şeyler çalıp çırpıyor, bir şeyler kaçırıyordu. Bir talan, bir yağmaydı bu. Kapanın elinde kalıyordu. Işık da, yiyecek de, ev de, otomobil de, iş de, kaldırım da... Yukardan hızla inen otomobiller, tam önünde- ki düzlükte yavaşlıyor, orada biriken aceleci kalabalıktan bir bölüğünü kapıp kaçırıyordu. Daha çok dayanamayacaktı. Gizlendiği karanlıktan ışığa çıkmalı, o da, her an artan bir hızla, tüketilmekte olan göğün, toprağın, ışığın, yiyeceğin, evin, otomobilin, paranın, namusun yağmasına katılmalıydı. Bütün gücünü sağlam bacağında topladı. Topal bacağını çabuk çabuk sürüyerek, tıkız çekiçler gibi sıkılmış yumruklarıyla kalabalığa ve karmakarışık duran otomobillerin üstüne yürüdü.
Bozkır da, tıpkı içine dönük bir insanın üst üste saldırısına uğradığı, bu yüzden de yoğunlaşan, yoğunlaştıkça da ağlayamamanın, boşanamamanın, hiçbir şey yapamamanın verdiği katılmışlığı taşıyan duygulanmaların katılığı, kapanıklığı içindedir. Ben ne zaman geçtimse yağmur sıkıntısı vardı bozkırda, bozkırın toprağının rengini alan karasarı göğünde. Ama hiçbir zaman yağmurun yağdığını görmedim. Kimi ikindilerde, trenlerin tozlu camlarını fiskeleyen bir iki damlacığı saymazsak.
Oysaki çöplüktesiniz. Silkinin biraz, açın gözlerinizi artık ne olur! Yüzyılımızı, özellikle yüzyılımızın tepe tepe kullandığınız, bize de, her türlü kanlı artıklarını bıraktığınız çılgınca hızını, biraz da kendi kendinizi unutun. Kısa bir süre için unutmayı deneyin. Gerçek bir çöplüktesiniz işte. Bir dilenciyle de karşı karşıyasınız. Yüzyıllar
22 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.