Tırnakları acıyarak bir yere gelemeyenler, geldikleri yerde kalıcı olduklarını sanırlar.
Oysa balon bir iğneye kadar havadadır, ağaç kesilmek için birçok darbe alıp yıkılmamaktadır.
Sanma ki ömrüm varlığından bıkacak...
Yaşarken ömrüm seninle can bulacak...
Olur ya hak talep eder alırsa beni ...
Son bakışında gözlerin miras kalacak.
Kalp çırpıntısı diye bir şey vardı. Hani anlatılırdı ya hep masallarda: zamanı geldiğinde, melekler iki insan seçer. Gökyüzünden sevgi tohumları atarlarmış kalbe ve biri umut, diğeri inat engeline takılıpta düşermiş yere. İşte böyle zamanlarda apansız yürek kapısı çalınırmış kulaklara, çıkarmış eşi benzeri bulunmaz adamın sözleri sevda yolculuğuna hazırlıksız. Gökyüzü umut kokan bir ülkeye kaçarmış kalp o zaman. Yağmur bulutları kuşatırmış dört bir koldan, sonra damla olarak yağarmış aşk kokan topraklara. O zaman mutlaka benzersiz bir tutku çakılırmış mıh gibi yüreklere.