Necati Cumalı'nın İzmir ve Urla'da ki avukatlık yıllarına ait hatıralarının Nihat ve Perihan kahramanları olarak hayat bulmus hali diyebilirim.
Cumalı,
ağır ağır doğan ve birden gelişen bir
aşkı anlatırken, bir yandan, öğ
retmen, avukat, doktor olarak
Anadolu'nun küçük kentlerinde yaş
ayan binlerce aydının ortak çilesini,
tutucu çevrelerin baskısı altında gü
vensiz yaşayışlarını, yalnızlıklarını
yansıtıyor; bir yandan da somut ö
rneklerle bizdeki toprak mülkiyetinin
temellerine inerek toprak reformuna;
vakitli vakitsiz yağan yağmurların
yol açtığı sevinçler, üzüntülerle
ekicilerin doğa ile olan ilişkilerine ışık
tutuyor. Hayatın özünde olduğu gibi
değişik olayları iç içe yansıtan, sağ
lam, usta işi, büyük bir roman bu.
Eserde Ask, Kore savası yillari ve halk üzerindeki etkileri,
Çok partili döneme geciş, sag sol bölümlenmeleri,
Eğitimde eşitsizlik var.
Kasaba ve köylerde geçim kaynağının "Yağmura" ve "Toprağa" bağlı olması, sevinçlerin ve üzüntülerin gelen veya giden yağmura göre olması var. Köylünün geçim derdi, çiftçiye devlet desteğinin olmaması bu durumda ise gençlerin şehirlere gitmeleri, topraklarından vazgeçmeleri var.