...20. yüzyılın başlarındaki Alman ırkçıları, Yahudilerden nefret ettikleri kadar zencilerden de nefret ediyor ve küçümsüyordu. Ancak o dönemde Almanya'da bir tek zenci bulunmuyordu.
Eretz Yisra'el konusunda en geniş sınırları öngören "maksimalist" görüşe göre, İsrail toprakları; Filistin'in yanı sıra, Sina Yarımadası, Ürdün, Suriye ve Lübnan'ın tamamı ile Türkiye topraklarının önemli bir bölümünü içermektedir.
Haham otoritelerinin çoğu İslâm'ın "putperestlik" olmadığında hem fikirdir. Bundan dolayı da Halacha, Müslümanların, diğer sıradan gentile'den daha kötü bir muameleye tâbi tutulmamasını emreder.
Bana göre, bir "Yahudi devleti" olarak İsrail sadece kendisine ya da içinde yaşayanlara karşı değil, tüm dünyadaki Yahudi ya da başka milletten insanlara ve devletlere bir tehdit oluşturmaktadır. Tabi buna karşın yine Ortadoğu'da İsrail'in kendini "Yahudi" olarak tanımlamasına benzer şekilde "Arap" ya da "Müslüman" olarak nitelendiren evlet ya da toplulukların da tehlike oluşturduğuna inanıyorum. Ama bununla birlikte bu tehlike geniş biçimde tartışılmış iken, İsrail devletinin Yahudi karakterinden kaynaklanan tehlike hiç gündeme getirilmez.
Çok iyi bilindiği üzere, Osmanlı rejimi öncelikle Türklerin bizzat siyasal iktidar görevlerinden ve ordunun önemli konumlarından (Yeniçeri birlikleri) uzaklaştırılması prensibine dayanıyordu. Her iki önemli pozisyon da, sultanın; küçüklükten itibaren zorla alınarak özel okullarda eğitilen (Christian born) kölelerince dolduruluyordu. XV. Yüzyılın sonlarına kadar hiçbir Türk, ne Yeniçeri olabilir ne de önemli bir hükümet görevi alabilirdi. Böylesi bi rejimde, Yahudilerin kendi çevrelerindeki rolü, yeniçerilerin kendi toplumlarındaki durumuyla tamamen benzerlik göstermektedir. Hükmettiği insanlardan siyasi olarak tamamen ayrı olan bir rejim altında Yahudilerin konumu, en mükemmel seviyelerdeydi. Türkler’in ( ve Arnavutlar gibi diğer müslüman halklardan insanların) Osmanlı imparatorluğunun yönetici sınıfına girişlerine izin verilmesiyle birlikte, Yahudilerin konumu sarsılarak, düşüşe geçti. Ancak, devam eden keyfilikler! ve Osmanlı rejiminin MİLLİ OLMAYAN karakteri nedeniyle, bu düşüş çok sert ve hızlı biçimde olmadı!