20. yüzyılın ikinci yarısı Tarihî yarımada ya da Nefs-i İstanbul için tam bir felaket çağıdır. Bu dönemin başlarında fakirlikten dolayı bakılamamış, bu sebeple harap olmuş köhne, eski, çaresiz, fakat güzel ve insani bir İstanbul vardı. Biz bunun farkına varamadık. ... Eski İstanbul’u oluşturan ve inşa eden medeniyet algısının saf ve derunî yorumundan habersiz bir siyasal rüzgâr şehre hiç yapılmaması gereken yatırımları yaptı...