Yahya Kemal'in İstanbul'u ve Devamı

Sadettin Ökten

En Eski Yahya Kemal'in İstanbul'u ve Devamı Gönderileri

En Eski Yahya Kemal'in İstanbul'u ve Devamı kitaplarını, en eski Yahya Kemal'in İstanbul'u ve Devamı sözleri ve alıntılarını, en eski Yahya Kemal'in İstanbul'u ve Devamı yazarlarını, en eski Yahya Kemal'in İstanbul'u ve Devamı yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bir şehre o şehirde yaşayan şehirlinin medeniyet telakkisi ve tarihsel serüvenine tamamen yabancı binalar inşa edildiği ve düzenlemeler yapıldığı zaman, sözünü ettiğimiz bütünlük ve mükemmeliyet kaybolur. Ve zaman içinde cansız ve etkisiz sandığımız binalar, içinde yaşayan şehirliyi kendi şartlarına uydurur ve sahip olduğu medeniyet telakkisinden uzaklaştırır.
Eski İstanbul'da sokaklarda ve umumî yerlerde yüksek sesle konuşmak ayıp sayılırdı. İnsanlar birbirlerine tatlı, mûnis ve çok mütevazi tonlarda hitap ederdi. Çünkü hitap ettikleri kulağın hürmete ve tazime layık olduğu kanaatinde ve inancında idiler. O dönemde bütün ilişkilerde bizatihi insanın zatına hürmet esastı, sahip olduğu maddî imkânlara, mevkie ve iktidarına değil. Yüksek sesle konuşulduğu zaman hayatın birçok nüktesi ve zârafeti de kaybolup gider. İnsan belki o dönemlerde yüksek sesle konuşmayı gazab hâlinin bir neticesi gibi görmekte idi. Çünkü bilinen bir gerçektir ki ancak heyecan ve gazab hâlinde ses yükseltilir.
Reklam
256 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
İstanbul’un Sesleri
Yazar, eserinin “İstanbul’un sesleri” başlıklı bölümünde; “sadece sesler değil, renkler, biçimler, hareketler, ışık ve hatta kokular nasıl herhangi bir obje hatta şahıs hakkında bir fikir verirse, bir açılıma yol gösterirse, şehir için de aynı sonuçların geçerli olduğunu” ifade etmektedir. Bu meyanda İstanbul’un sesleri de, İstanbul hakkında,
Yahya Kemal'in İstanbul'u ve Devamı
Yahya Kemal'in İstanbul'u ve DevamıSadettin Ökten · Ötüken Neşriyat · 201211 okunma
İstanbul ne söylüyor
Eski Bizans, Fethe kadar dünyayı maddi ve manevi boyutuyla ciddi şekilde yaşayan, zenginleştiren ve toplumu yaşatan bir birikime sahiptir. Osmanlı bu birikimi almış, bu birikimi tevarüs etmiş ve onu bir emanet kabul ederek yeniden yorumlamış ve kendi getirdikleri ile terkip ederek ortaya koyduğu özgün üslubu uzun asırlar üzerinden günümüze taşımıştır.
1453 sadece bir şehrin feth edilmesi değildir. İstanbul’un mazisine yakışır bir biçimde, bu kez yeni bir medeniyet anlayışının ihtimamına ve idrakine emanet ve tevdi edilmesidir.
İstanbul ne söylüyor
20. yüzyılın ikinci yarısı Tarihî yarımada ya da Nefs-i İstanbul için tam bir felaket çağıdır. Bu dönemin başlarında fakirlikten dolayı bakılamamış, bu sebeple harap olmuş köhne, eski, çaresiz, fakat güzel ve insani bir İstanbul vardı. Biz bunun farkına varamadık. ... Eski İstanbul’u oluşturan ve inşa eden medeniyet algısının saf ve derunî yorumundan habersiz bir siyasal rüzgâr şehre hiç yapılmaması gereken yatırımları yaptı...
Reklam
52 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.