Özetleyecek olursam:
Kitapta Baron'un bir otele kalmaya gittiğini, oteldeki bir kadını gözüne kestirdiğini görüyoruz. Kadın ona yüz vermeyince de Baron çareyi, kadının 12 yaşındaki oğlu Edgar'la arkadaşlık kurmakta buluyor.
Ben açıkçası kitabın işlenişini sevdim. Yeterince kısa ve yerinde olmuş. Ortalama 40 dakikalık bir sürede bitirdim zannedersem. Normalde fantastik kitaplar okuyor olsam da kesinlikle okumaya değer bir kitap. Hâlâ okumadıysanız kesinlikle tavsiye ederim. Psikoloji kitaplarını genelde doğrudan tercih etmem ama okuduğum şeylerin içerisinde bulunmasına bayılırım. Ve kitap boyunca Edgar'ın psikolojisini ve hareketlerini görerek üzerine kafa yormak gayet keyif vericiydi. Size çok önemli şeyler katar mı bilemeyeceğim ama okumanız gerektiğini düşündüğüm bir kitap.
//spoiler uyarısı.
Edgar'ın kendini büyük bir adam olarak görmeye, çocuk olmadığını söylemeye çalışması; Baron ve annesi tarafından yediği ihanete karşı olan tavrı... Kitabın sonundan pek tatmin olamasam da keyifliydi.
Stefan Zweig okuyanlar nasıl bir kalemle tanıştıklarının çok iyi farkındadırlar.
Sanki her anlatımının içinde sizi sürükleyen bir rüzgar var. O yüzden kitaba ne zaman başladım demeden ne zaman bitti diyorsunuz. Damakta tatlı bir his bırakıyor.
Bu kitapta kahramanımız bir çocuk. Zweig bu kez bir çocuğun gözünden bakmış yetişkinlerin dünyasına.
Başarılı insan tahlillerinin yanı sıra kısa ve öz bir anlatıma sahip olması kitapların sayfalarını hızlıca çevirtip bitirtiyor.
Keyifli okumalar.