Evet savaş kaybedilmişti... Olup bitenlerin baş sorumlusu Enver Paşa, İslam ordusu komutanlığına atadığı Kafkasya’daki kardeş Nuri Paşa’ya 15 Ekim 1918’de şunları yazıyordu.
“ Düşmanlarla bütün bağlaşıklarımız, hep birlikte barış yapmak zorunluluğuna girdik. Dolayısıyla, yakında barış görüşmeleri başlayacaktır. Barışı bizim aradığımıza göre oyunu kaybettik demektir.”
.....
Anadolu’da buruk bir istasyon... Trende, İstanbula dönen Falih Rıfkı... Bir kadın durmuş, gelene geçene:
- Benim Ahmet’i gördünüz mü? diyor.
“Yırtık basmasının altında” kolunu çıkararak, trenin gideceği yolun, İstanbul yolunun aksini gösteriyor:
- Bu tarafa gitmişti, diyor.
O tarafa ? Aden’e mi, Medine’ye mi, Kanal’a mı, Sarıkamış’a mı, Bağdat’a mı ?
Ahmet’ini buz mu, kum mu, skorpit yarası mı , tifüs biti mi yedi ? Eğer hepsinden kurtulmuşsa, Ahmet’ini görsen, ona da soracaksın:
- Ahmet’imi gördün mü ?
Hayır, hiçbirimiz Ahmet’ini görmedik. Fakat Ahmet’in her şeyi gördü: Allah’ın Muhammet’e bile anlatamadığı cehennemi gördü (...)
Anadolu Ahmet’ini soruyor. Ahmet, o daha dün bir kurşun istifinden daha ucuzlaşan Ahmet, şimdi onun pahasını kanadını küsmüş, tırnaklarını büzmüş, bize dimdik bakan ana kartalın gözlerinde okuyoruz.
Ahmet’i ne için harcadığımızı bir söyleyebilsek, onunla ne kazandığımızı bu anaya anlatabilsek, onu övündürecek bir haber verebilsek... Fakat biz Ahmet’i kumarda kaybettik !”