Yaklaşan İsyan

Kolektif

En Yeni Yaklaşan İsyan Sözleri ve Alıntıları

En Yeni Yaklaşan İsyan sözleri ve alıntılarını, en yeni Yaklaşan İsyan kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Toprağı var eden üzerindeki yaşamdır: Ticaret, avlanma ve çocuklara oyun alanı olarak ayrılmış topraklar; aşıkların veya asilerin toprağı; çiftçilerin, kuşbilimcilerin veya gez­ginlerin toprağı, mıntıkası. Kural gayet basit: Verili bir alana yeni yeni toprakların, mıntıkaların eklenmesi demek, bunların arasında daha çok dolaşım olması, iktidarın onlarla başa çıkabilmesinin giderek zorlaşması demek. Lokantalar, kırtasiyeler, spor tesisleri, boş araziler, ikinci el kitap tez­gahları, binaların çatıları, derme çatma sokak pazarları, ke­bapçılar ve garajlar, yeterince suç ortaklığı yaratıldığı takdirde, resmi amaçları dışında da kullanılabilir . Yerel ör­gütlenmeler devletin haritasını karmaşıklaştırıp bulandıra­rak üzerine kendi coğrafyalarını ekleyebilirler: Bu da devletten ayrılmaları sonucunu doğurur.
Bizim için toprak sınırı, mın­tıka sorunu devlet için olduğundan çok ayrı bir sorun. Bizim için mesele onu "mülk edinmek" değil. Aksine, her türlü otorite için toprak sınırları anlaşılmaz ve kavranamaz hale gelinceye kadar komünleri, dolaşımı ve dayanışmayı belli bir yoğunluğa getirme meselesidir. Biz toprağı işgal etmek değil, toprağın kendisi olmak istiyoruz.
Reklam
Komünler oluşturun. Komünler ancak insanlar birbiriyle buluşup kaynaştıkla­rında ve kendilerine ortak bir yön tayin ettiklerinde hayata geçer. Yol ayrımına gelindiğinde, büyük olasılıkla komünler kendiliğinden oluşacaktır. Kendisini bekleyen sondan kurtularak buluşmanın keyfi. Komün normalde yollarımızı ayıra­cağımız zaman kararlaştırılan bir
BİRBİRİNİZİ BULUN Doğru olduğunu düşündüğünüz şeye dört elle sarılın. İşe oradan başlayın. Rastlantılar, keşifler, büyük grev dalgaları, depremler: Her olay bu dünyadaki varoluş biçimimizi değiştirerek hakikat üretir. Öte yandan bizde ilgi uyandırmayan, bizi etki­lemeyen, bizleri bir şeyler yapmaya itmeyen yorumlar artık hakikat diye adlandırılmayı hak etmezler. Her hareketin, dav­ranışın, ilişkinin ve durumun altında bir hakikat yatar. Bu ha­kikati görmezden gelip durumu idare etmek, çağımızda pek çok insanın çıldırmasına neden olmuştur. Aslında her şey birbirine bağlıdır. Büyük bir yalanın içinde yaşıyor olmak hissi de bir hakikattir. Ama bu boş verip geçilemeyecek bir meseledir, hatta işe tam da oradan başlamak gerek. Hakikat, dünyayı görme biçimi değil, bizi indirgenemez bir biçimde dünyaya bağlayan şeydir. Biz hakikate tutunamayız ama o bizi taşır. Birey olarak beni yapar ve yıkar, birleştirir ve çözer; pek çok şeyle arama mesafe koyarken aynı deneyimi yaşayanlarla da yakınlaştırır. Hakikate bağlılığından dolayı yalıtılmış birey kendisi gibi birilerini bulmasının önüne ge­çilemez. Aslında, her isyan süreci vazgeçmeyi reddettiğimiz bir hakikatle başlar. Hamburg'da 80'li yıllarda, İşgal Evle­rinde yaşayan birkaç kişi, oradan sadece cesetlerinin çıkarılabileceği noktasında kararlılık göstermişti.
Yani sırtımızda bir tabutla geziyoruz ama ondan öyle kolayca kurtulmak mümkün değil. Medeniyetin sonunun gelmesinden, beyin ölümünün gerçekleşmiş olmasından herhangi bir beklentimiz yok. Böyle bir şey sadece tarihçi­lerin ilgisini çekebilir. Ama bir olgu bu ve bir karara var­mamız gerek. Gerçeklerin üzeri örtülebilir ama karar siyasi bir şeydir. Medeniyetin ölümüne karar vermek, ardından bunun nasıl gerçekleşeceği sorununu çözmek: Ancak bir karar sayesinde bu cesetten kurtulabiliriz. Artık bir isyanın nasıl başlayabileceğini bile bilmiyoruz. Tarihsel kabarmaların önlenmesiyle, yatıştırılmasıyla geçen altmış yıl, demokrasi anestezisiyle ve olayların kontrol al­tında tutulmasıyla altmış yıl gerçekle ilgili algımızı ve sür­mekte olan savaşla ilgili duygularımızı uyuşturdu. İşe bu algının canlandırılmasından başlamalıyız.
Nükleer enerjinin, atmosfere CO2 salınımının, eriyen buzdağlarının, kasırgaların, salgınların, küresel çapta aşırı nüfus artışının, toprak erozyonunun, canlı türlerinin tüken­ mesinin yavaş yavaş azaltılması... Bunlar bize yüklenecek. "Herkes üzerine düşeni yapmalı," diyorlar bize, tabii bu güzel gezegeni kurtarmak istiyorsak. Tüketimi sürdürebilmek için biraz daha az tüketmeliyiz. Üretmeye devam ede­bilmek için organik üretim yapmalıyız. Kontrol etmeyi sür­dürebilmek için kendimizi kontol etmeliyiz. Kendini onarmaya çabaladığı bir sırada tarihsel bir kırılmanın eşi­ğinde olunduğu hissi yaratmaya çalışan bir dünyanın man­tığı bu. Bu yüzyılın büyük endüstriyel sorunlarını bizim üzerimize yıkmak için gösterdikleri gayretin bir kanıtıdır bu. Kafamız allak bullak edildiği için, bizi kurtaracakları ümidiyle bu hasarın esas sebebi olan insanların kollarına atılıyoruz.
Reklam
129 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.