Yüreğin yeryüzündeki bütün haksızlıklara isyan etmekten yorulmadı mı hâlâ? Sakinleş, içinin azgın sularını durult artık.
(S: 14) Kitabın basında böyle seslenıyor okuruna yazar..
Kitabın ismi dikkatimi çekince alıp okumk istedım, konuya hakim olusu dili, sadeliği hayatı anlatısı güzel keyıfle okunanlardan oldu bu kıtap da..
Kitaba dair geniçce bir bilgide,
Yalan satıcısı” olarak çıktığım yolun yıllar sonra ulaştığım bu durağında “yalnız bir deli” diye anılmak incitmez beni. Fikrim sorulsa; deli yerine çılgını tercih ederim elbette. Neyse, önemli değil. Sıfatların üzerinde durmaya değmez. Deliliği de, çılgınlığı da severim. Gereğinden fazla ciddiyet insan bünyesine zararlıdır. Başa ağrı, mideye gaz, kalbe spazm yapar. Bu yüzden, ölümlü dünyada aklın ipini biraz salmakta yarar var bence. Yarattığı karakterlerle hayatı paylaşan bir yazar. Namı diğer Yalan Satıcısı… Ankara’nın müşfik mekânı Kıtır’ın masalarında yazılmaya başlanıp biber gazına bulanmış meydanlarına taşan bir hikâye...
"Söylenmemiş sözler kuyusu değil miyiz hepimiz?” diye soruyor Hayri. “Bazen saygıdan, bazen kaygıdan, bazen de parasızlıktan… Hep sustuklarımız yüzünden.”
(S:96) Kitaptan
Söylenmesi gereken hersey söylenmeli içinizde kalmasın bence
Kimse kristal küre degıl içinizi okusun
Suskular bazen bızi, bizden uzak edıyo..
Ozamn Buyurun #OKUYUN #OKUTUN