Felaketler, ızdıraplar, matemler, ruhumuzda âdeta bir yara gibi derin bir iz bırakıyor. Saadetlerimiz,sevinçlerimiz, hoş günlerimiz tıpkı bir rüya hafifliğiyle eriyiveriyor, unutuluyor.
Her sabah kilisede Türklerin perişan olması için dua edilirdi... Köydeki hocanın "Hristiyanlar da Allah'ın kuludur, onlara fenalık etmek, Müslümanlara fenalık etmekten daha günahtır."
Vücudum, zihnim yorgun... Düşünemiyorum. Bulunduğum yer, varlığım, şimdi bana yanlış bir hayal, korkunç bir serap, karanlık bir kâbus gibi geliyor. Adlandırılamaz bir ıstırap duyuyorum. Sanki bir kabir azabı...