..."Bir sebebi mi olması lazım? Sana kızamıyorum işte. Eğer çok bu sebep arıyorsan o am gibi güzel mavi gözlerin için diyebilirim...". "Gözlerim için mi?". "Evet..." Genç adam ona yan bir bakış attı. "Gözlerin için..."
"Onun sana olan etkisinin biz de farkındayız." dedi Tamer hala canı sıkkın bir halde. "Daha çok gülümsüyorsun. Bu iyi bir şey. Şu anda bile öfkeli değilsin. Başka zaman olsa kendi işlerimize bakmamızı söylerdin Tahir. Ne oldu sana? Yoksa aşık mı oldun? Genç adam alaycı şekilde güldü. Acı bir gülüştü"Aşk mı? Acılı bir çocuğa mı? Benden nefret eden bir sarışına mı?"
.. ciddi yüzünde, gülümsemeyen kıvrımlı dudaklarında, meydan okuyucu bir baştan çıkarış vardı. Ama bunu bilerek yapmadığı ve farkında olmadığı o kadar belliydi ki. Daha evvel bir kadını böylesine berbat hissettiren bir erkek görmemişti. Delice bakışları insanın içini okur gibiydi. Ve genelde içinin okunmasından hoşlanmazdı. Savunmasının delinmesini ise hiç sevmezdi.
Yeniden yaralanmak istemeyen gururlu bir aslan gibiydi. Onun tarafından yeniden yaralanmak istemiyordu.. tüm kalbi ile inanmak istese de her zaman tedbirli olmayı seven içgüdüleri biraz geride kalmasını söyleyip duruyordu.
"Biraz yalnız kalıp kafamı dinlemek istiyorum"
"Benimle yalnız olamayacaksınız ama?.." dedi Güney
"Evet! Zaten seninle yalnız kalmak istiyorum. Kendimle değil!"
Öylesine bir bakıştı ki, yüreğinin yağı erimişti. Her şeyi unutmuştu o anda. O bakışlar altında kavrulup gitmişti. Öfkesini, nefretini, acısını, kırgınlığını, imkansızlıkları… Her şeyi unutmuştu.
Onunla ilgili tek kelime etmezdi. Hayatından söküp atmayı tercih etmişti sevdiği kadını.. Bunun onun kalbini nasıl acıttığını şu anda daha iyi anlayabiliyordu. Kırgın olduğu bir kadını hala seviyor olmak ne acıydı..