Yüreğin çarpınışı durdurması,beynin çalışmaz oluşu...Ama bu muydu gerçekte bir insanın ölümü?O ölümün geride bıraktığı boşluğun derinliğini kim ölçebilirdi?
Beyninin büzüşen odacıkları içinde yepyeni düşüncelerin, belki yepyeni umutların oluşmasını bekliyordu. Bu kaçış son çareydi onun için. Kendi kendinden kaçıştı. Dayanısını yitirmişti. Günlerdir uykusuz. Bitkin. Arada bir ansızın güçlenip yine ansızın duyulmayacak kadar zayıflayan yüreğini korkuyla izliyordu.
Hiçbir şey değişmemiş olsa, her şeyi yeniden yaşama olanağını bile bulmuş olsa, içindeki, o kabuk bağlayan yaranın kaşınışına benzeyen tadı, o acımsı heyecanı yitirmişti.