Ağlıyor muydu şimdi de? Bir bu eksikti. İnsanlar neden değerini bilmiyorlardı ellerine geçirdikleri mutluluğun? İlle yitirmek mi gerekti anlamak için?
.
Kokusu burun direklerini kırıyordu bu dünyanın. Her şey pis. Her şey yapışkan. Çıkar düzmeceleri. Kolay zevkler. Baştan başa yalan, düzen dolu bir dünya. Dostluk, arkadaşlık, sevgi diye, mezbelenin önüne yaldızlı bir tahta perde çekmişler; ya kokusu?
.
Yaşam, ne acı, ne tatlı, renksiz, kokusuz, dümdüz, anımsanacak değer taşımayan bir yığın küçük olaylar zincirinden başka bir şey değildi. Acılar vardı durmadan anımsanan. Bir de, arada, şimşek gibi parlayıp sönen mutluluk anları. Hepsi bu kadar.
.