Fantezinin sahnelediği şey, arzumuzun gerçekleştirildiği, bütünüyle karşılandığı bir sahne değil, tam tersine arzunun kendisini gerçekleştiren, sahneye koyan bir sahnedir.
Nesneye bakan göz öznenin tarafında, oysa bakış nesnenin tarafındadır. Bir nesneye baktığımda, nesne her zaman çoktan ve benim onu göremeyeceğim bir noktadan bana bakıyordur..
kendimizi her zaman kaçmaya çalıştığımız konumda buluruz, bu nedenle de olmayacak şeylerin peşinde koşmak yerine, kısmetimize razı olmayı ve günlük hayatımızın küçük ayrıntılarından haz almayı öğrenmemiz gerekir.
Zizek kendisi her ne kadar başarılı olsa da lacan'ın öğrencisi olması yüzünden lacan'ı bu kadar övmesi rahatsız edici. Lacan gercekten psikodinamik kuramlara hicbir sey eklemeden sadece karışık cümleler kurması yönünden cok başarısız bir kuramcı fakat kitap ortalama psikodinamik yorumlar için okunabilir.
Sosyoloji ve sinemanın birleşimden çıkan şahane şeylerden birisi zaten Zizek bu konuda başka bir degeri olan birisi..yaptıgı şeyden keyif aldıgı aşikar.Kitabı okumak isteyenlere önerim Hitchcock sinemasıyla oldukça haşır neşir olmadan okumamaları;hem analizlerden keyif almak için hem de bahsedilen filmler hakkında ciddi anlamda(dogal olarak) spoilerle karşılaşabilirler.