Bir Ay Sarayı etkisi yapmasa da üzerimde Auster yine şaşırtarak, parçaları birleştirerek, en olmadık yerde sizi olabileceğine inandırarak,kaderin cilveleriyle ve hesaplaşmalarla dolu bir hikayenin içine götürüyor bizi. Hikaye içinde film, film içinde hikaye;hikaye içinde hikaye; gerçeğin içinde hayal,hayalin içinde gerçek ve yanılsamalar. Her sey inanılmaz bir şekilde birbirine bağlanıyor ve sizi bu akışa hayran bırakıyor. Hector Mann'in, bu gizemli sinemacının pesine düşmeye değer, filmlerini yok etmek için yapmış olsa da. Yazarın da dediği gibi: Felsefeciler haklıymış. Yaşadığımız hiçbir şey yok olmaz.