Önemli düşünürlerin hayatları, düşünceleri, nasihatları ve birçok faydalı bilgiler içeren bir dizin…
Felsefe severlere tavsiye niteliğindedir.
Kitap bağlantılarının yanına arka kapak yazıları eklenmiştir.
1.
Bir kadın dünyayı aydınlatmak için ışık oldu ama söndürmek için ellerinden geleni yaptılar.
Bir kadın dünyayı daha güzel bir yer yapmak için canını ortaya koydu ama canını almak için her şeyi yaptılar.
Bir kadın insanlara düşünmeyi öğretti ama o gerçekleri çürütmek için her türlü yalana başvurdular.
Bir kadın insan aklının aynı zamanda onun kanatları olduğunu söyledi ama o kanatları kırmak için seferber oldular.
Bir kadın, insanın isterse her şeyi yapabileceğini gösterdi ama bunun olmaması için canlarını dişlerine taktılar.
Bir kadın tüm bunlara rağmen söylediklerini gerçekleştirdi ve bunu da herkese gösterdi. Ve bunun ağır bir vebali olacağını bile bile...
Bir kadın tek başına karanlığa karşı durdu ama o karanlık bir kadının varlığına tahammül edemedi.
Tarih onları en karanlık sayfalara gömdü ama o kadın bugün her sayfada insanların karşısında ve insanlara ışık olmaya devam ediyor.
Onun adı Hypatia.
Bilimin ve aklın ışığı...
İlla dört duvar arasında olmak değildir esaretlik; insanın kendini kendi iradesi içerisinde suskunluğa hapsetmesi, çağımızın en bilinen esaret biçimidir. İlla fiziksel olarak hayattan soyutlanmak anlamına gelmez esaretlik.
Bazen her şeyi yeniden düşünmek lazım. İçinde bulunduğumuz düşünce yapısından çıkıp, uzaktan kendimize ve dünyaya bakmamız gerek. Bu tıpkı bir binanın içindeyken o binanın boyutunu, büyüklüğünü ve neye benzediğini bilmemeye benzer. Binadan çıkıp biraz uzaklaştığınızda onu daha iyi görür ve binayı daha iyi değerlendirirsiniz. İnsanın kendi düşüncelerine bazen uzaktan bakmayı bilmesi gerekiyor.
Hypatia’ya göre bir insan sahip olduğu korkuyla yaşayamaz;
yaşamını, bir başkasının ağzına göre kulak olarak geçiremez. Hayatın içine doğru yürümedikçe, korkularının üzerine gitmedikçe, geçmişi sorgulayıp geleceğe bakmadıkça, geleneksel düşünceleri üzerinden silkelemedikçe, kulaklarını dünyaya kapatıp gözlerini gerçeklere kıstıkça, bir gerçeğin neferi olmaktansa yanlışın kölesi oldukça, bir başkasının sözlerine zihnen kulluk ettikçe gerçek anlamda yaşayamaz.
Böyle bir insan yaşayamaz yaptığı tek şey hayatta kalmaktır.
“İnsan, güzelliği bedenlerde bulduğunda bunun peşinden koşmamalıdır; bunların imgeler, izler, gölgeler olduğunu bilmeli ve neyi temsil ediyorlarsa onun peşinden gitmelidir.”
Hypatia’nın ölümü feminizm karşıtı bir eylem olarak görülebilir. Kadınlara yönelik davranışlarda köklü bir değişikliğin de temelini atmıştır. Özgür, düşünsel olarak bağımsız ve üretken olan kadınlar baskı yoluyla susturulmuşlardı. Ve bu suskunluk yüzyıllarca sürecekti.
...gözlerini başkalarının bakışlarına teslim eden bir toplumun ileriyi görmesi mümkün değildi. Görülmesi gereken bir şey varsa da o şeyi görmeden yanından geçeceklerdi. Çünkü onlar görmüyorlardı, sadece bakıyorlardı.