Yapı Taşları ve Kaderimizin Çağrısı 2 Sözleri ve Alıntıları
Yapı Taşları ve Kaderimizin Çağrısı 2 sözleri ve alıntılarını, Yapı Taşları ve Kaderimizin Çağrısı 2 kitap alıntılarını, Yapı Taşları ve Kaderimizin Çağrısı 2 en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İslam mutlak hükümdarlığı kabul etmez. devletin başında olan kişi ister seçimle ister babadan oğula geçmek suretiyle orada olsun, hareketlerinde İslam düzeninin kuralları ile bağlıdır. İslam'ın idare ve siyaset hukukunda "huruç allesSultan" denilen bir hak vardır. Sultan İslam'ın kurallarını uygulamazsa ona karşı başkaldırı hakkı doğar İslam'ın bu sahadaki bilginlerine göre. Osmanlı devleti'nde de böyleydi.
Filistin'in ve Lübnan'ın başına gelenlere tüm dünyanın seyirci kalmasının sebebi, Amerika ve Rusya'nın aralarında birbirinin alanına karışmayacakları konusunda anlaşmış olmalarıdır.
İslam toplumu kötülük doğsun da ona çare arayalım psikolojisini kabul etmez. Önce kötülüğün hiç doğmamasını ister. Kötülüğü doğuracak şartları taşımayacak bir toplum kurar. Kötülüğe engel olan bütün önlemleri alır. Buna rağmen doğan kötülükleri de ortadan kaldıran işleyen bir mekanizma ya bir hukuk ve toplum düzenine sahiptir.
Müzik sesle, resim çizgi ve renk malzemesi ile çalıştığı halde şair doğrudan milletinin konuştuğu dil hazinesinden eserinin hamur ve mayasını hazırlayacaktır. Milleti ile en çok özdeşleşen sanatçıdır şair. Şairlerini unutmuş bir millet kendi benliğini unutmuş ve yitirmiştir dense mübalağa sayılmaz.
Bir halk ancak kendi kültür ve medeniyetinin bir atılımı sonucunda başka bir medeniyet çevresi ile ilişkiye girebilir. Yoksa kendi medeniyetini, kültürünü inkar ederek, yıkarak başka bir medeniyet veya kültür çevresine girmeye çalışmanın adı ölümdür, intihardır ve en onursuz bir ölüm ve özürsüz bir intihardır.
Dinde reform yapılamaz. Eğer, bir din, hakikatin ifadesi ise, siz onda nasıl reform yapabilirsiniz? Eğer bir din, bâtılsa ve hakikatin zıddıysa, onda reform yapmak değil, belki onu terk edip hakikisini aramak gerekir.
Düşünelim, o genişlikteki devlette sadece iç güvenliği sağlamak için bugün nasıl bir ağ kurulması gerekir? Telefon, telgraf, telsiz, uçak, otomobil, tren, tank bulunmayan bir çağda at sırtında uçsuz bucaksız ülkelere dağılan az sayıda askerle o düzeni sağlamak elbet mümkün olmazdı. Neydi o düzeni devam ettiren?
[...] Dilleri, mezhepleri, adetleri farklı da olsa, ruhları ve kalpleri aynı dili konuşan ve aynı heyecanlarla coşan, aynı sevinç ve kederlerle kaynayan, TEK BİR MİLLET vardı.
İslâm, inanç ve düşünce kadar, davranış, iş ve harekete, teoriye olduğu kadar pratiğe de önem verdiğine göre, müslümanların bu hareketsizliği, bu kımıltısızlığı, bu miskinliği, düşmanlarımızın iddia ettiği gibi dinimizden kaynaklanmıyor. Tam tersine, herkesin bildiği bir hakikat haline gelmiştir ki, dinimize yürekten bağlı olduğumuz dönemlerde dünyanın en güçlü, en medenî toplum ve devletini oluşturmuşuz. Din bağımız zayıfladıkça, bu zayıflayışla orantılı olarak, gücümüzü, kendimize güvenimizi yitirmişiz, onursuz esaretlere düşmüşüz. Batının hakimiyeti altında ezilip çiğnenmişiz.