1001 Gece Denemeleri

Yapıştırma Bıyık

Salâh Birsel

Yapıştırma Bıyık Quotes

You can find Yapıştırma Bıyık quotes, Yapıştırma Bıyık book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
Yazımızın başına Henry Miller’i boşuna oturtmadık. Buraya onun bir sözünü de alacağız: —Resim yapmak yeniden sevmektir. Evet ama renkleri sevmektir. Doğada her şey renktir. Renksiz dediğimiz nesnelerin de saldır saldır rengi vardır.
Sayfa 30 - Van GoghKitabı okudu
Sultan Mehmet ve Sultan Bayezit zamanlarında 18 yıl kazaskerlikte kalan Ali Fenari de döşek nedir bilmez. Ömrü boyunca uyanık kalmak mutluluğu içinde yüzmüştür. Ortalığın kararmasından, tan sökünceye değin boyuna okur. Bir an bile kafa kaslarını çalıştırmakta duraksama göstermez. Vakit çok geç olur, uyku da iyisinden bastırırsa, o zaman da sırtını duvara yaslar -kitaplar önünde yine açıktır öylece kısa bir süre kestirir. Sonra uyanarak yeniden okumaya yapışır.
Reklam
Fatih Sultan Mehmet’in de bilime merakı çoktur. O bütün bilim ve sanat erlerinin bahtlarını açmış, erdemli kişileri sayıp korumuştur.
Sanatçıların bir yaşama felsefesine varmaları, daha çok ileri yaşlarda, yani yaşamanın dışına çıktıkları, ya da bir kenarına itildikleri yıllarda gerçekleşebilir.
Sayfa 127Kitabı okudu
Bir insanın belli bir zaman parçası içinde bir yerlerde yaşamış olması, belli sokaklardan geçmesi, belli insanlarla konuşması, tartışması, selamlaşması ne güzel şey: Bunların topu dünyanın Pendibuhara yol halılarıyla döşenmesinde, tarihin tarih olmasında kılıç üşürmüş kişilerdir.
İnsanlar çokluk güzel şeylere yaklaşmaktan, yada nesnelerin güzelliğini ortaya çıkarmaktan hoşlanmazlar. Zor gelir bu, onlara. Neye alışmışlarsa onu sürdürmeye bakarlar. Yeniliklerin, yeni yaratıların hemencecik anlaşılmamasının nedeni de budur. Ne var, insanoğlu’nun insanlar ve nesneler karşısındaki duygu ve düşüncesi de değişiktir.
Reklam
Van Gogh insanları ancak renklerle duyurabileceğine inanmıştır. Arles’a gelip yerleştiği vakit, yerli kadınların resmini uzun bir süre yapamayışı da onların güzelliğini yansıtacak rengi bir türlü saptayamamış yani bir türlü sezememiş olmasındandır.
Sayfa 28 - Van GoghKitabı okudu
Yazarlıkta ilk zorluk gözlemle başlar. Gözlemin ne başı, ne sonu vardır. Yürüyecek, oturacak, kalkacak gerdeğe girecek ve boyuna gözlem atıştıracaksın.
Saffet Nezihi Zavallı Necdet'in yazarıdır. Zavallı Necdet bir gözyaşı romanıdır. Şimdiler kimse ona başını çevirip bakmıyorsa da yüzyılımızın başlarında, hiç değilse 25 yıl, çokları onun yüzünden hönkür hönkür ağlamıştır.
Orhan Kemal & Edip Cansever Tavlada
Sandalyesini söverek değiştiriyordu. Ceketini çıkarıyordu. Kollarını sıvıyordu. Saçlarını tarıyordu. Kahve söylüyordu. Kahveyle birlikte şansı değişir gibi olunca: "Kahvesizliktenmiş. Arabım gülmeye başladı artık. Oğlum Edip, seni İsmet Paşa bile kurtaramaz. Buna mars derler. Seni bir kez daha Marsilya'ya vali, Şam'a da kaymakam yaptım mı, işin bitiktir." diyordu. Öfkesi coşkun bir sevince dönüşüyordu. Davranışları yumuşuyordu. Kırdığını sandığı bizlere: "Canınız ne isterde için. Nasıl olsa paraları Edip verecek." sözlerini ederek gönüllerimizi alıyordu. Edip Cansever beni göstererek: "Peki ama bu niye gülüyor?" diyordu. Orhan Kemal omzumu okşuyordu: "Tokanma yeğenime. O, tavla maçlarının milli seyircisidir." Kendisi iki, Edip dört olmuşsa, ellerini birbirine sürterdi: "Dörtte kalan dertte kalır."
Sayfa 88 - Özgür Yayın
Reklam
Deneme bir de bilgi kumkumasıdır. Denemeci istese de, istemese de, yazısından birtakım bilgiler fışkırır. Yazar sadece gördüklerini, duyduklarını ve okuduklarını yazar. Bu da bilginin ta kendisidir. En büyük bilgi kitabı ise yaşamdır. Yaşam yazarın önünde hasırcıarnavut karpuzu gibi koskoca ve dopdolu durur. Yazarın onu kütletmesi, kütürdetmesi için bıçağı eline alıp yüreğine saplaması yetişir.
Van Gogh ise sanat aşını hep ateş üstünde tutar. Biri kendisine çalışmadan açacak olsa: «Dün ben de aynı şeyi düşünmüştüm.» der. O, büyük bir savaş yüzü de gösterir. Tıksırıklı günlerinde bile fırçayı elinden bırakmaz. Şimdi birden karıştırdım, birtakım sanrılar sonunda kulağını hacamat edip Arles Hastanesine düştükten sonra mıydı, neydi, kardeşi ve koruyucu meleği Theo’ya şöyle bağırmıştır: —Ya beni bir deli hücresine yatırın dosdoğru, ya da bırakın var gücümle çalışayım.
Bir demeye göre Proust da genç yazarlara hep okumayı öğrenmelerini öğütler. Ona göre insanların çoğu kitap değil, sözcük okur. Yani okumasını bilmez. Yani ham hum hem okur. Yani dandin bakar, dandin okur. Yazarın ne demek istediğini de zırnık çakmaz.
Sayfa 25 - Şiir SanatıKitabı okudu
O gözlemleri sıralamak, kabuklarını soymak, ayıklamak, tartmak, birbirleriyle karşılaştırmak da gerekir. Bir başka deyişle, gözlemler seçilir. Bu işin hartası, purtası olmadığından da herkes kendi gönlüne yatkın olana el atar.
Sayfa 10 - Yapıştırma BıyıkKitabı okudu
79 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.