Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Yaratılış - Ateş Anıları 1

Eduardo Galeano

Öne Çıkan Yaratılış - Ateş Anıları 1 Gönderileri

Öne Çıkan Yaratılış - Ateş Anıları 1 kitaplarını, öne çıkan Yaratılış - Ateş Anıları 1 sözleri ve alıntılarını, öne çıkan Yaratılış - Ateş Anıları 1 yazarlarını, öne çıkan Yaratılış - Ateş Anıları 1 yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
381 syf.
8/10 puan verdi
·
17 günde okudu
#1001kitap~~~
Uruguaylı gazeteci, yazar Eduardo Galeano nün Ateş Anıları üçlemesinin ilk kitabı olan Yaratılış 2blmden oluşup, 1.blm Kolomb öncesi Amerika'nın yerli mitlerinden kuruluş süreci anlatılırken 2.blmde Amerika kıtasının 1700yilina kadar hikayesi anlatılır, Ateş Anıları üçlemesinin 2.kitabi 18.yy ve 19.yy ı kapsarken, 3.kitapta kalan dönemden günümüze
Yaratılış - Ateş Anıları 1
Yaratılış - Ateş Anıları 1Eduardo Galeano · Sel Yayıncılık · 201699 okunma
Aşk
Amazon ormanlarında ilk kadın ile ilk erkek birbirlerine merakla baktılar. Bacaklarının arasındaki şeyler garipti. "Seninkini kestiler mi" diye sordu adam. "Hayır" dedi kadın, "ben her zaman böyleydim." Adam kadını yakından inceledi. Kafasını kaşıdı. Orada açık bir yara vardı. "En iyisi tapyoka, muz ya da olgunlaştığında çatlayan meyvelerden yememek" dedi adam. "Ben seni iyileştiririm. Hamağına yatıp dinlen." Kadın onu dinledi. Uslu uslu şifalı bitkilerden çaylar içti, adamın onu merhemlerle ovmasına izin verdi. Adam "merak etme" dediği zaman gülmemek için dişlerini sıkmak zorunda kalıyordu. Bu oyundan hoşlanıyordu kadın, ama bir hamağın üstünde oruç tutmaktan da sıkılmaya başlamıştı. Meyveleri hatırladıkça ağzı sulanıyordu. Bir akşam adam ormanın içindeki açıklıktan koşarak geldi. Heyecanla zıplayarak bağırdı "buldum!" Az önce erkek bir maymunu bir ağacın dalında dişi bir maymunu iyileştirirken görmüştü. Kadına yaklaşarak "işte öyle yapılıyor" dedi adam. Uzun kucaklaşma sona erdiğinde havayı yoğun bir çiçek ve meyve kokusu sardı. Yan yana yatan gövdelerden görülmemiş buğular ve ışıklar çıktı, her şey öyle güzeldi ki güneşler ve tanrılar utançtan öldü.
Reklam
Kızılderili köleler en büyük incilerin bulunduğu yataklara ulaşmak için, sırtlarına taş bağlanıp dibe gönderilir, hiç ara vermeden güneşli bir yerden ötekine yüzerek kayalara ve dibe yapışmış istiridyeleri toplarlardı. Hiçbir köle fazla dayanamazdı. Er ya da geç akciğerleri patlar, denizin üstüne dalgıç yerine bir kan seli çıkardı. Köleleri yakalayan ya da satın alan adamlarsa, denizin kızıla dönmesinin nedeninin istiridyelerin de kadınlar gibi âdet görmesi olduğunu söylerlerdi.
"Benim gibi o da alevlerden artakalmış bir kömür parçası."
Anlatılanlara göre Molucca kızılderilileri gemilerden indirilen sandalları gördükleri zaman , gemilerin küçük kızları sanmışlar, gemilerin bunları doğurup emzirdiklerini düşünüyorlarmış.
Yeryüzü cennetinin varoluşlarında yaşayan Guaraolar gökkuşağına yılan gerdanlık ,göğe yukarıdaki deniz diyorlar. Yıldırım, yağmurun ışığı. İnsanın dostu ,öteki yüreğim .Ruh , yürek güneşi. Baykuş , karanlık gecenin efendisi. Baston, sürekli torun. 'Affettim' yerine de 'Unuttum' diyorlar.
Reklam
::: günaydın :::
...Uyku boyunca ruh bedenin dışında yolculuk ediyor ve 1sonsuzluk anında ya da göz açıp kapama süresinde, gelecekte neler olacağını görüyor. Güzel rüyalar hemen paylaşılmak istiyor: İşte bu yüzden çiftler çok erken kalkıyorlar. Buna karşılık kötü rüyalar köpeklere atılıyor...
Bize içi boşaltılmış vicdanlarla bugüne boyun eğmemiz için geçmişi öğretiyorlardı: tarih zaten yapılıp bitmişti, biz tarihi yapmayacak, onu kabullenecektik. Zavallı tarih artık soluk almıyordu: bilimsel metinlerde ihanet edilmiş, sınıflarda çarpıtılmış, tarihlere boğulmuş olarak müzelere hapsetmişler, çelenklerle bronz heykellerin, mermer anıtların altına gömmüşlerdi onu.
Onu kömür ve küle çevirecek olan ateşi yakmadan önce rahip vaftiz olmayı kabul ederse ona şan ve sonsuz rahatlık vaat ediyor. Hatuey soruyor: "Bu cennette hıristiyanlar var mı?" "Evet." Hatuey cehennemi seçiyor ve odunlar çıtırdamaya başlıyor.
...Geçmiş hareketsiz, bomboş, sessizdi. Bize geçmiş zamanı, boşaltılmış bilinçler olarak şimdiki zamana boyun eğmemiz için öğretiyorlardı: """Amaç zaten yapılmış olan tarihi yapmak değil, onu kabullenmekti."""' Zavallı tarih nefes almayı bırakmıştı: Akademik metinlerde ihanet ettikten, dersliklerde yalan yanlış öğrettikten, yıldönümlerindeki konuşmalarda dinleyicileri uyutmaya vesile ettikten sonra onu müzelere hapsetmiş ve çiçekli armağanlarla 1likte heykellerin bronzuyla anıtların mermerinin altına gömmüşlerdi...
360 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.