Yasak Dünya

Cemil Cahit Hancı
-İçimde adını koyamadığım bu sebepsiz ağlamak hissi de, nereden geliyor?
Sayfa 6
Gece, yada gündüz, vasfını yitirmiş, kafasında hayatın acı ve tatlı anlarından işlenmiş hatıra kırıntılarıyla yaşıyordu.
Sayfa 6
Ayva sarı, nar kırmızı sonbahar, Hergün biraz daha benimsediğim Ne dönüp duruyor havada kuşlar, Nerden çıktı bu cenaze, ölen kim? Bu kaçıncı gördüğüm bahçe tarumar.
Sayfa 33
Kim yaşarmış dünyayı? Veliler ve deliler. Bilerek veliler, bilmeyenler deliler. Bunun dışındakiler, yaşadık zannederler.
Sayfa 32
Doğruyu söylemeyen insan , sık sık yemin etmek ihtiyacını duyar.
Hayatta yapmak istediğim herşeyi yıktın.
Sayfa 34
Diyelim hastalandım. Yahut, bakıma muhtaç bir sakat olarak yatağa düştüm... İnandığın Allah aşkına doğruyu söyle, nasıl davranırdın bana. *** -Sana kendi ellerimle bakardım. Kimseye güvenmeden, itimat etmeden, başka bir ele terketmeden...
Sayfa 39
-Ne demiş şair, "En sert mermerde bile yağmurun izi kalır."
Sayfa 32
Beynine eziyet veren düşünceleri, azabından kaçıp dalgalarla kucaklaşmaya mı geldin? Yahut içini döküp serinletecek bir dost aramak için mi buradasın?
Sayfa 11
Din şuurdur. Mensuplarının önce onun şuuruna kavuşması gerekmektedir.
Gök yüzünün başka rengi de varmış, Geç anladım taşın sert olduğunu. Su insanı boğar, ateş yakarmış, her doğan günün bir dert olduğunu, İnsan bu yaşa gelince anlarmış.
Sayfa 33
Avcılar da tıpkı böyledir işte. Önce vururlar, sonra kendilerini hadisenin dışında görürler. Bazıları, daha değişik tavır alır. Önce vururlar, sonra avladıkları hayvanın başında ağıt yakarlar...
Sayfa 88
Çoğu kez, gelişiyle gidişi bir olur.
Sayfa 43
Sanki gizli bir derdi var gibidir, kimseye açamadığı.
Sayfa 43
Resim