Yaşam Nasıl Başladı - Evrimin Üç Kökeni Evrimin Üç Kökeni
Alexandre MeineszSözler ve Alıntılar
Teoriler varsayımlar sonsuza değin var olmazlar. Edinilen yeni bilgilere göre değişirler. O nedenle hayatın hikâyesi daha birçok kez yazılmaya devam edecektir.
(..) insanoğlunun dünyada gerçekten tek başına bulunduğunu, kaderi ile yüz yüze olduğunu anlayan bazı Yunan filozoflarını düşünmeye başladım. Eğer bugün, benimle beraber olsalardı, düşünceleri gezegenimize sessizce hükmeden yaşamların o sessiz dünyasına yönelirdi. İnsanoğlu hâlâ tek başına kaderi ile yüzleşiyor, fakat günümüzde şunun anlaşılması gerekir ki, bu gezegen üzerinde hâkim konumdaki yaşamı kendisi oluşturmamaktadır. İnsan, yalnızca yaşamın kırılgan bir öğesidir ve kaderi, küçük bir astronomik olayın ya da diğerlerinden daha patojen olan bir parazit bakterinin insafına kalmıştır. Kaderi, çevresini saran başka yaşamlara ve son zamanlarda da kendisinin onlar üzerine yaptığı etkilere bağlıdır.
"Yaşam evrim geçirir", bir görüş değil, bir kuramdır.
(..) eğer bilim bize yaşamı daha iyi koruma olanağı sağlıyorsa, bu olanağı neden kullanmayalım?
Bu bağlamda bilim ve dini inanç bir çatışma olmaksızın ve birbirlerini görmezden gelmeksizin yan yana var olabilirler.
Dinler, felsefeler ve ideolojik akımlar saygıdeğer ve yararlı olabilir. Genellikle çok eski bir geçmişin mirası olan törenler, simgeler, gelenekler, diller ve doktrinler tarafından desteklenen manevi, ahlaki ve politik değerler, erkek ve kadınları, toplumları ve vatandaşları belli davranış çizgilerinde veya ortak tutkularda birleştirebilir. Aslında biyolojik ilerleme, insanlık için bu denli yararlı olan bu değerlere karşı değildir; bu değerler, evrime ilişkin bilimsel ilerlemelere değer dahi katabilir. Yaşam tarihinin anlaşılması, eğitimle ve dur durak bilmeksizin değişen, çoğalan ve gelişen bilgi ile artar. Bu bilgiler, doğa karşısında yaptığımız yanlışlıkları daha iyi irdelememiz ve çocuklarımız için daha iyi bir gelecek bırakmamız açısından giderek artan bir gereklilik kazanmakta. Bu yüzden, insanın doğa karşısında giderek artan hakimiyetinin yıkıcı devingenliği içinde, bilimsel keşiflerin ortak bilgi ve prensiplerle bütünleştirilmesinin engellenmesi, insanlık için tehlike yaratmaktadır. Çağın gereksinimlerini karşılamaktan uzak bazı kemikleşmiş doktrinlerin bilmesinlerciliği, bireyleri karalamaktan veya bilim ile en koyu kökten dinciler arasında mevcut uçurumu genişletmekten başka bir işe yaramayacaktır.
Genetik bilgiler, yaşam işlevlerini ve şekillerini yönetir; bunlar, bir baskıdan diğerine yeni değişiklikler getirip bunlardan yararlanırken, geçmişi de korurlar.
DNA da bir fosilleşmiş bilgi birikimidir. Aslında, geçmişte genetik şifrede meydana gelen her değişiklik, çok az değişikliğe uğrayarak biriktirilmiş ve saklanmıştır. Genlerimizin çoğunun bütün memelilerin taşıdığı genlerle, bazılanının da daha basit organizmalarla aynı olmasının nedeni, budur.