Yaşamla Buluşmak

Jiddu Krishnamurti

Yaşamla Buluşmak Posts

You can find Yaşamla Buluşmak books, Yaşamla Buluşmak quotes and quotes, Yaşamla Buluşmak authors, Yaşamla Buluşmak reviews and reviews on 1000Kitap.
Okyanusun kenarında sadece kalbinizin sesini duyuyordunuz.
Sessizlik, hayli kirlenmiş olan zihinden kaçan bir şeye nüfuz etmek için tek yol veya araçtır.
Reklam
Dünya zorbalıklarla dolu, dini zorbalıklar, gazeteler, politikacılar, gurular, din adamlarıyla ilgili ve ailevi zorbalıklar. Bu zorbalıklar kendimizi suçlu hissetmemize yol açıyor. İlkin onlar saldırıyor ve siz de kendinizi onlardan korumak zorunda kalıyorsunuz. İlişkilerimizde sürüp giden bir oyun bu ve bir suçluluk duygusu doğuruyor.
Sayfa 231 - Omega yayınlarıKitabı okudu
Herhangi bir türde korku varsa, zihin kesinlikle bütünü göremez. Aya gitmiş olabiliriz; bu olağanüstü bir başarı. Beyinlerimiz bu güce sahip. Fakat içsel dünyamızda köleleriz ve özgürlük yok; sosyoloji, din ve ekonomi alanlarında aynı modeli binlece kez tekrarlayıp duruyoruz. Ve ruhumuzda, varlığımızın derinliklerinde hiç değişim yok. Bizler modern canavarlarız.
Sayfa 176 - Omega yayınlarıKitabı okudu
Özgürlük olmadan berraklık olmaz. Özgür olmadan sevemezsiniz. Özgür olmadan hakikati bulamazsınız. Keza özgür olmadan zihnin sınırlarının ötesine geçemezsiniz. Özgürlüğe sahip ol malısınız. Bütün varlığınızla onu istemelisiniz. Onu bu denli çok isterseniz, düzenin ne olduğunu kendi içinizde keşfedersiniz. Ve düzen bir kalıbı, bir planı takip etmek değildir. Bir alışkanlığın ürünü değildir düzen. Lütfen söylediklerimi dikkatle dinleyin, kabullenmeyin veya reddetmeyin, sadece dinleyin. Özgürlük olmayınca düzensizlik olur sadece. Toplumda- ki düzensizlik asla ahlak değildir; bu toplum bir bakıma düzensizlikten yararlanıyor. Gözlemleyin! Birbirleriyle rekabet eden insanları, birbirini çekemeyen insanları, kendi güvencesi peşinde koşan insanları ve nihayet kendisi ve ailesi için güç, mevki ve itibar arayışı içinde olan insanları görebilirsiniz. Ve bu mücadele ve çatışmadan insan belli bir ahlak geliştirmiştir: düzensizliğe uyum gösterme ahlakı. Bu ahlak erdem olarak görülüp saygıyla karşılanıyor. Fakat bu ahlak, toplumun ahlakı, hiç de gerçek ahlak değildir. Toplumun yapısını, kültürünü, dinlerini, eğitimini, devletini yaratan ahlaksızlıktır. Biraz dikkat kesilirseniz görebilirsiniz bunu. Korku içindeki insanların güvence arayışını görebilirsiniz. Kendini tatmin etme derdinde olan (ama tatmin diye bir şeyin olup olmadığını sorgulamayı hiç denemeyen) insanları görebilirsiniz. Başarı olarak kabul edilen, sürünün başına ulaşma isteğindeki insanlara rastlayabilirsiniz.
Sayfa 146 - Omega yayınlarıKitabı okudu
İnsanın görme ve dinleme sanatını öğrenmesi lazım; içinde yaşadığı dünyaya nasıl bakacağını, bir ağaca, bir buluta, batan güneşin güzelliğine nasıl bakacağını, kısaca bakma sanatını öğrenmeli insan. Bir şeyi çok açık görebilmek için duyarlı olmalısınız, anlıyor musunuz? Ve eğer elleriniz sertse, gaddarsa, zalimse ağaca dokunamazsınız. Gözleriniz tasalarınızla, tanrılarınızla, karınızla, seksle, korkularınızla körelmişse bulutu, günbatımının güzelliğini göremezsiniz. İnsan nasıl bakacağını, nasıl göreceğini öğrenmelidir.
Sayfa 140 - Omega yayınlarıKitabı okudu
Reklam
Sevginin ne olduğunu bilmiyoruz, sevmiyoruz, gaddar, nasırlaşmış, umursamaz ve insafsız oluyoruz. Sevgi olmadan hiçbir şeyi çözemezsiniz. Neden hiç sevginizin olmadığını kendinize sordunuz mu? Sevgiyle neyi kastettiğimi biliyorsunuz, değil mi? Hiçbir dürtüye kapılmadan iyi ve kibar olmak, cömert olmak, başkalarının halinden anlamak, pis bir sokağın çirkinliğini duyumsamak, yoksulluğu hissetmek. Dünyada giderek büyüyen nüfus patlamasını görmek, bunu düşünmek, çözüm yolu üzerine kafa yormak, ağlamak sadece kendi sefil küçük aileniz için veya çok sevdiğiniz bir tanıdığınızın ölümü için değil, ayrıca bu dünyada hüküm süren devasa kaos için de ağlamak.
Sayfa 137 - Omega yayınlarıKitabı okudu
...dünya sizsiniz ve siz de dünyasınız. Bu apaçık korkunç bir gerçek, tamamen üstesinden gelinmesi gereken bir meydan okuma; yani bizler bütün çirkinliğiyle dünyayız, dünyaya bütün bu kötülükleri biz yaptık, bundan biz sorumluyuz, Ortadoğu'da, Afrika'da olup bitenlerden ve bu dünyada sürüp giden tüm aptallıklardan biz sorumluyuz. Büyükbabalarımızın, atalarımızın yaptıklarından, kölelikten, binlerce yıllık savaşlardan, imparatorlukların gaddarlıklarından sorumlu olmayabiliriz, ama onların bir parçasıyız. Sorumluluğumuzu hissetmezsek, yani kendimizden,yaptıklarımızdan, düşündüklerimizden, dav- ranışlarımızdan mutlak surette sorumlu olmazsak, o zaman dünyanın ne halde olduğunu bilip, bu terör sorununu birey- sel olarak ayrı ayrı çözemeyeceğimizi bilip umutsuzluğa düşeriz. Vatandaşlarının korumasını ve güvenliğini sağlamak devletlerin görevi ama bunu pek umursuyor görünmüyorlar. Eğer her devlet kendi halkını sahiden koruma derdinde ol- saydı savaşlar olmazdı. Ne var ki açıkçası devletler sağlıklı düşünme yetilerini kaybetmişler, onlar sadece parti politikalarıyla, kendi güçleri, konumları ve itibarlarıyla ilgileniyorlar.
Sayfa 117 - Omega yayınlarıKitabı okudu
Dünyanın her yerinde "sevgi" kelimesine bir sürü anlam yükleniyor ve zevkle, endişeyle, kıskançlıkla, bağlanmayla ilişkilendiriliyor; bu da yozlaşma değil mi? Bizzat bağlanma bir yozlaşma değil mi? İnsan bir ideale, bir eve veya bir kişiye bağlandığında sonuçları apaçık ortadadır: kıskançlık, endişe, sahiplenmecilik, bunlar ve daha fazlası. Bağlanmayı irdelediğinizde ondaki bozulmayı görmüyor musunuz?
Sayfa 108 - Omega yayınlarıKitabı okudu
Neden bir dost istiyorsunuz?
Çünkü ona bağlı olmak, bel bağlamak, birliktelik istediğiniz için mi? Yalnız olduğunuz, kendinize yetemediğiniz için, bu boşluğu doldurmak için bir başkasına bağlanıyorsunuz ve dolayısıyla kendi yetersizliğinizi, kendi boşluğunuzu örtbas etmek için bir başkasını kullanıyor, sömürüyorsunuz ve ona dost diyorsunuz. Kendi zevkiniz, kendi rahatınız için onu kullandığınızda o sizin dostunuz mu oluyor? Bunu düşünün, lütfen, söylediklerimi kabullenmeyin hemen. Çoğumuz çok yalnızız ve yaşımız ilerledikçe daha fazla yalnızlık hissediyor ve içimizdeki boşluğun daha çok farkına varıyoruz. Gençken böyle şeyler hissetmezsiniz. Ama olgunlaştıkça eğer sahiden olgunsanız- boşluk duygusunun, yalnız olmanın, hiç dost sahibi olmamanın ne anlama geldiğini anlıyorsunuz; çünkü yüzeysel bir hayat yaşayıp, başkalarına bağlı olmuş, onları sömürmüşsünüz. Kalbinizi, duygularınızı baş- kalarına vermişsiniz ve o kişiler öldüğünde veya sizden ayrıldığında kendinizi yapayalnız ve boşlukta hissediyorsunuz; ve bu boşluktan kendinize acıma doğuyor, o zaman bu boşluğu doldurmak için yeni birisini bulmayı düşlüyorsunuz. Hayatımızın her günü olan biten, işte bu. Şimdi bunu görüp idrak edebilir misiniz? Yalnız olmanın anlamını öğrenin ve ondan asla kaçmayın. Ona bakın, onu yaşayın, onun anlamını keşfedin, böylece psikolojik olarak, içsel anlamda hiç kimseye bağlı olmazsınız. O zaman sevmenin anlamını keşfedersiniz.
Sayfa 82 - Omega yayınlarıKitabı okudu
135 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.