Etrafımda yürüyen bedenler görüyorum. Sadece bedenler. Büyük alış-veriş merkezlerinin önünde bekleyen kalabalık, duraklarda akıllarından ne geçtiğini bilmediğim insanlar... Özeller mi? Hiç bir fikrim yok. Ama ben özelim. Özelim çünkü onlardan değilim. Özelim çünkü hiçbir zaman o davranışları, o bakışmaları, o tartışmaları yaşamadım. Evet eksiğim. En büyük eksiğim kalabalıkta. Kocaman bir yalnızım. Omuz hizalarımda bedenler. Benden habersiz, telaş içindeler. Derimin altına gizleniyorum hemen. Bedenime yalvarıyorum. Gösterme beni kimselere. Seni tanımazlar. Seni tanısalar da dönüp bakmazlar zaten.
Sanki bilinmeyen bir çemberin etrafında hepimize sınırlarımızı daha doğmadan çizmişler ve bu sınırdan dışarısı için yasak getirmişlerdi. Sevemedim o sınırları bir türlü. Peki ihlal ettim mi? Gülmek geldi içimden.
Yalnızlığı hepimizin yakından tanıdığını çok ama çok iyi biliyorum. Farklı anlamlar ve düşünceler yüklesek de o meditasyon haline, gerçekte hepimizin koynuna giren şey aynı. Beni seninle, seni onunla ve bizi onlarla aldatan aynı şey. Yalnızlık!
Geceye sağdım tüm yorgunluğumu. "Masum ihtiyar" dedim, "Bir sen, bir ben kaldık" dedim. Güldü. Cebinden çıkarıp usulca, bir karanlığı yüzüme sürdü. Ben ağladım.
İyinin ve kötünün arasında
Sağıma ve soluma
Göktekine ve yerdekine
Yalpa vururken düşlerim bir bulut içinde
Ölüme hasret serçeler geçti çölümden
Susuzlukları
Aynı ben
Sonra ben büyüdüm.
Yani en azından büyüdüğümü söylediler
ve ben büyüdüğümü bu şekilde anlamış oldum,
Bazen hâlâ çocukluğum hınzırca
şeyler fısıldıyor kulaklarıma..