Yavaş Ebeveynlik

Pınar Mermer
Gebeliğimin en zor zamanlarından öğrendiğim büyük ders bu oldu. Yavaşla ve etrafındakilere zaman ayır. Ben bir gün zaman ayıracağımı ve o zamanın mükemmel olacağını hayal ederek erteledim hep buluşmaları. Erteleme! Yoksa sevdiklerini nasıl kaybettiğini anlamazsın, elinden kayar giderler...
Çocukları kötü hissettirerek iyi davranışlara yöneltebileceğimiz fikrine nasıl kapıldık?
Reklam
Seviyorsan Varım, Sevmiyorsan Yokum!
Yapmamız gereken çocuğumuza bu dünyadaki var olma mücadelesinde rehberlik etmektir.
Sayfa 69 - Altın KitaplarKitabı okudu
Oysa ebeveynler çocukların yaşam yolculuklarında onlara eşlik etmek için varlar.
Çocuklar dünya onların olsun ister ancak bunu onlara verirseniz bununla baş edemezler.
Sayfa 162 - Altın KitaplarKitabı okudu
Bu zamansızlık, bu koşuşturma, keyifleri minik zamanlara sıkıştırma ve özellikle keyiflerden dolayı suçluluk hissetme hali bir kısmımıza çocukluktan miras...
Reklam
Öyle hızlı hayatlar yaşıyoruz ki... Beklemeye tahammülümüz yok! Hatta bazen meyveye, sebzeye, otomobillere, yollara, şehirlere bile tahammülümüz yok! Hele insanlara... "Tüm bu karmaşada çocuğunuza tahammülünüz olması mümkün mü?" diye sorsam... "Çocuğunuza tahammülünüz var mı?" İşte bu soru, YOK cevabını sürüklese de peşinden, aslında kendisi hiç sorulmamış olmayı dilerdi. Çünkü tahammülünüz olmayan şeyi sevemezsiniz. (...) Sevemediğinizi büyütemezsiniz, yaşatamazsınız.
Eğitimci June Elleni Laine, "Hayalet diye bir şey vardır," demişti. "Ama filmlerde gördüğünüz gibi değil. Orada yaşanan kötü bir olayın sıkışıp kalmış enerjisidir."
Peki Ya Sizin Karneniz Nasıl?
Çocukla kurduğumuz ilişki biçimi onların okul hayatını direkt etkiler. Güvenili bağlanma kısaca, bakım veren kişinin çocuğunun fiziksel ve duygusal ihtiyaçlarına doğru zamanlamayla doğru şekilde yanıt vermesi, onunla sıcak, tutarlı bir ilişki kurması olarak özetleyebiliriz. Aslında formülasyon basit: Bakım veren (genelde anne baba) kişi ve çocuk
Sayfa 145 - Altın KitaplarKitabı okudu
Tüm Ebeveynlerin Cevabından Korktuğu Soru
Bizden ilgi göremedikçe kendini yalnız hissettikçe giderek daha çok eşyaya bağımlı hale gelmeye başlıyorlar. Daha çok eşyaya sahip olarak sahip olamadıkları insan ilişkilerinin yerini doldurmaya çalışıyor gibiler.
Sayfa 93 - Altın KitaplarKitabı okudu
Reklam
Ne kadar bilgili, okuyan, soran, araştıran biri olduğun önemli değil, hatta öyle biri olmak ayıp, gençsen inek damgası yersin, yetişkinsen fazla entel dantel bulunursun, çünkü aptallık para eder oldu.
Güvenli olmayan bir sokakta anne babanız sizi kucağına mı alırdı, yoksa sırf size korkmamayı öğretmek için elinizi bile tutmaz mıydı?
Acısıyla tek başına bırakılmış bir çocuk elinde cam kırıklarıyla bırakılmış gibidir, eninde sonunda cam bir yerlerine batacak ve acısı kat kat artacaktır.
Oyuncak
Bazen oyuncakları kendi ihtiyaçlarımız için alırız. Bazen suçluluğu bastırmanın yoludur oyuncak almak, bazen kendi çocukluğumuzda elde edemediklerimize sahip olma yoludur. Oyun terapisti olan Maria Montessori “Oyun çocuğun işidir!” demiştir. Oyuncaklar hayal alemine yolculukta çocukların eşlikçileridir. Oyuncaklar kafalarında yarattıkları, yüreklerinde büyüttükleri öykülerin kahramanlarının ete kemiğe bürünmüş halidir. Oyuncaklar olmayınca -mış gibi yapmalar başlar. Oyuncağın doğru kullanımı hayal gücünü geliştirirken, ihtiyaçtan fazla oyuncak çocuk için geliştirici değil, yorucu olmaya başlar. Çocuklarımız alamadığı duygusal besini satın aldıkları şeylerde arıyorlar. Her şeye sahip ama neden mutlu değil? Çünkü satın aldıklarınız sizin ona ayıramadığınız zamanı telafi edemiyor. Ödev savaşları, sürekli yetişmeniz gereken yerler ve yüksek performans beklentileri ilişkinizi öyle zorluyor ki, çocuğunuza bir şey yaptırmak için rüşvet vermek zorunda kalıyorsunuz. “Almazsan yapmam!” döngüsüne girince de işler kontrolden çıkmaya başlıyor. Almayı yavaşlatsak… daha az alarak, daha çok zaman geçirsek ebeveynlik daha iyi olur.
Sayfa 97 - Altın KitaplarKitabı okudu
Resim