Kitap tavsiyesi isteyen arkadaşlar için, okurken en çok zevk aldığım 125 kitabı paylaşmak istiyorum. Beğendiğim kitaplar bu kitaplarla sınırlı değil tabi. Daha geniş bir listeyi (275+ kitap), 'Beğendiğim Kitaplar' ismini verdiğim rafta düzenledim. İsteyenler bu rafta bulunan listeyi de inceleyebilir.
Listedeki kitapların en iyi kitaplar
Yavaşla kitaplarını birine hediye etmek istiyorum. Tek yapmanız gereken 24 mayıs gecesine kadar yorum yapmak. Kargosu benden.
En çok isteyene gider inşallah
Sevmek için zaman ayırmak gerekir. Bilmek için zamana ihtiyaç duyarız. Güzelliği ancak zaman ayırarak fark ederiz. Zamanla olgunlaşırız. Lütfen yavaş gidiniz.
Üzerinde yaşadığımız topraklar, çatışmanın değil ahengin, bölmenin değil birleştirmenin, nefretin değil sevginin, kibrin değil tevazuun köklü geleneğine sahiptir. Bu topraklarda kendini sevmek; aynı coğrafyayı paylaştığımız farklı din ve kökenlerden insanları da sevmek, ortak hikâyelerle ağlayıp gülmek, ‘öteki’yle tamamlanmak demektir.
Türkiye'de milliyetçilik yükseliyor mu? Milliyetçiliğe yaslanan bir film gişe rekorlarını, Türklerin çılgınlıklarını anlatan kitaplar satış rekorlarını alt üst ediyor. Çanakkale, bir süredir ziyaretçi akınına uğruyor. Milletçe birden kendimizi çok mu sevmeye başladık? Bana sorarsanız, milliyetçilik değil hamaset yükseliyor. Büyüklenmeci tutumlar, aslında özde ne kadar incinebilir olduğumuzu ele veriyor. Kendimize güvenmiyoruz. Çaresiz ve incinmiş insanlar, ‘milli gurur’u kurgusal olsa da onaran, bir film veya kitap süresince kendilerini iyi hissettiren ürünleri, duygusal boşalma aracı olarak kullanıyorlar. Ancak sokaklarda yükselen hamaset, etliye sütlüye karışmayan ve sorumluluk almayan bir kolaycılığı gizliyor. Milli duygulara daha fazla sahip çıkmanın gerektirdiği ahlaki duruş, dürüstlük ve çalışkanlık gibi hasletlerin izine rastlanmıyor.
Bir keşiş, yedi yüzyıldır mağarasında konaklayan bir bilgeyle karşılaşmış dağda. "Güzel insan" demiş ona, "neden şuraya bir ev yapıp da rahat etmiyorsun?" "Hayat çok kısa" diye cevap vermiş bilge, "yerleşmeye değmez." Mağlupların bir bilgeliği vardır. Dünyanın mağlupları, dünyayı yerleşmeye değer bir yer olarak görmeyenlerdir.
Nette dolaştıkça sınıflanıyoruz, kategorize ediliyoruz, profilimiz çıkarılıyor ve her tıkımız izleniyor. Web mekânı, kullanıcı kişinin sayfayla nasıl bir etkileşime girdiği, neye ne kadar dikkat verdiği, sayfada ne kadar kaldığı bilgisini kendi veri tabanına aktararak bir sonraki sefer o kişiye uygun reklamları sunabiliyor. Nette harcadığımız zaman arttıkça, hakkımızda eşi benzeri olmayan yaygınlık ve derinlikte, kalıcı bir kayıt yaratıyoruz. Web sayfasındaki bilginin geçici olduğunu düşünüyoruz oysa internette pek az şey kayboluyor veya unutuluyor.