Geceleri ceylan rüyalarıma giriyordu. Sen bir şeyi tüm benliğinle kıskanmanın ne kadar acı verdiğini bilemezsin. Ayakkabı, elbise ve yemek yokluğundan sadece öfke duyuyordum ya da hırçınca utanıyordum. Portakal yemeyi çok isterdim ama Angela’dan bir dilim kabul etmektense boğulurum daha iyiydi. Evlerini Angela’nın odasındaki masal resimlerini, küçük kütüphanesini hiçbirini kıskanmıyordum. Beni sadece yavru ceylan ilgilendiriyordu. O günlerde sık sık ağlayarak uykuya dalıyordum.
Birinin kendisi ile girdiği sessiz diyaloglarına, sessizce konuk oluyorsunuz gibi bir his..
Zorluklarla geçen yılların bakış açılarını da sertleştirdiği bir yaşamın öyküsüne tanıklık ediyoruz buruk bir aşkın eşliğinde, ve savaş yılları sonrasının dinamiği ile.. Kim bilir kaç kadın, her işini kendi yapmak zorunda kalmış, güçlü olmak dışında pek bir seçeneği olmamış, aşka da şüpheyle yaklaşmış kaç kadın bulur kendini bugün Eszter'in hikayesinde. Bu sessiz iç monologlar hiç de sessiz olmuyorlar çarptıklarında nihayetinde birilerinin yaşamına, akışına ve penceresine.. Dolayısıyla kaç kadın bulur kendini acaba Eszter'in hikayesinde, yaşamın sertliğinde de buluşarak? Tüm savaş yılları, sonrası ve değişen toplumun yansımaları, sürekli mücadele halleri, kayıplar, ve yaklaşımlar.
.
Ve "bu hınç nihayet bulduğu sevgiyi de gölgeleyecektir" diyor kitabın arka kapağında.. Sevginin büyüklüğü de sorgulanır bir hal alıyor böylelikle. Hınç değil de yetinmek zorunda bırakılmak. Belki onun gölgesinden bahsedilebilir. Gıdım gıdım verilen, tamamen özgür olmayan bir aşk gölgede kalmaya mahkum diyesi geliyor insanın. Nihayetinde birine hepten sunulan, diğerine mücadele etmek zorunda kalarak elde edilen bir şeye dönüşüyor.
Yavru CeylanMagda Szabo · Yapı Kredi Yayınları · 2022357 okunma