"Çok güzeldim ben. Çok gençtim. Bu dünyada bir taneydim. Bunları göremeyen bir erkeğin bana asla vermeyeceği aşkı uğruna gözyaşı dökmeyecek kadar kıymetliydim."
Bir erkek bir kadını elde ettiğinde zafer kazandım zanneder. Oysa bilmez ki kadın uçak trafiğini izleyen kule gözlemcisi gibi o daha nereye ineceğini bile bilmezken manzaraya çoktan hâkimdir.
Babaanne, benim kafamın içinde konuşan birisi var. Hep konuşuyor. Senin de var mı?”
“Tabii yavrucuğum, insanın iç sesidir o.”
“Hiç susmaz mı peki?”
“Neden sussun istersin?”
“Eh bazen yoruluyorum.”
Bazen beni çok üzüyor diyememiştim.
İnsanın kalbinde el değmemiş yaralar vardı. Kabuk bile bağlamıyor, sadece gizleniyorlardı. Bir söz fitillerini ateşlemeye yetiyordu. Sonra ilk günkü tazeliklerinde cayır cayır yanmaya başlıyorlardı.
"Mandalina bahçeleri... Aklın hayalin alıyor mu? Elli yıldır köylünün yüz vermediği boş Rum evleri. Mahzeninde şaraplar bile duruyormuş. Balık tutar, bahçemizde domates yetiştiririz."