Bu arada, Nazım'ın annesine aşık olan Yahya Kemal'in, Galata Köprüsü üstünde, oğlu için yapılan af kampanyasına imza toplayan sevgilisi ile karşılaştığında, imza vermemek için yolunu değiştirdiğine de işaret edelim...
Fahrettin Karaoğlan " Bir hakim olarak memleketimizde bana en büyük ıstırabı vermiş olan hadise, Nazım Hikmet'in hiçbir delile, hiçbir kanun hükmüne dayanılmaksızın 28 yıl hapse mahkum edilmesidir...Adalet tarihimizi bu günahtan kurtarmak en büyük emelimdir. Ama ne yazık ki buna gücüm yetmiyor..." diyor
Kar. Türkiye'deki Toplumsal, Siyasal ve Ideolojik Gerçekliğin Tersine Çevrilmiş Bir Karikatürü: Her ne kadar yazarın kendisi, NTV'de Ruşen Çakır'a, "Hiçbir slogana bağlı kalmadan, sloganların arkasında insanlar olduğunu ve onların acı çektiğini göstermeye çalışıyorum," demişse de, kitap bence Türkiye'deki toplumsal, siyasal ve ideolojik gerçekliği tersten yansıtan bir karikatür olabilecek kadar şematik çizgilerle yazılmıştı!
İslamcılar, "Lacivert" adlı karakterin kişiliğinde de somutlaşan bir biçimde, cinayet de işleseler, birer filozof derinliğinde, yücel- tilerek ele alınmışlardı.Buna karşılık laikler, sanatçı da olsalar, ayyaş, ceberrut, darbeci, muhteris, yeteneksiz ve sığ kişilik sahipleri olarak çizilmişlerdi.
Ama onlar kendilerini Atatürk kuşağının, ülkenin değerlerine ulusal bir bilinçle sahip çıkan Cumhuriyetçi bilim insanlarının bireyleri sayarlar, yaşadıklarının daha on katını da yaşasalar, zorluklar onları yollarından döndüremez.
Roman sadece betimlenen Kars kentinin gerçek Kars kentine ya da Türkiye'yi benzememesi açısından değil, anlatılan olayların oluşumu açısından da gerçeklerden kopuktu. Romanın basit şeması kötü laiklerin, mazlum islamcıları katletmeleri ve bu sürecin islamcılar açısından felsefi olarak irdelenmesi üzerine kurgulanmıştı.
Hiç kuşkusuz bu kurguda, o sıralarda Türkiye'de pek revaç-ta olan, islamcı politikacıların pompaladıkları (ve belki gerçekten de korktukları) "askeri darbe" paranoyası veya "kumpası" havası egemendi.
Oysa bugün, 15 Temmuz 2016 kalkışması ile de açıkça ortaya çıktığı gibi, Türkiye'nin gerçeği, "askeri darbe" dahil, demokrasiye karşı olan tehditlerin "laiklerden" değil, tam tersine islamcılardan geldiği idi.