Yazıhane “Niçin yazıyorum? Doğrusunu söylemek gerekirse, ben de tam bilmiyorum. Çünkü çoğu kez, yazarın kendi de tam olarak bilemez bunu. Dünyanın kendinden en emin yazarları bile, bu soru karşısında tutukluk çekerler; yanıtlarında, her zaman bir belirsizlik, bir bulanıklık, sözün gelip dayandığı bir noktadan sonra seslerine yerleşen bir geçiştirme tonu vardır. Gene de, ne zaman bir yazarın, ‘Niçin Yazıyorum’ başlıklı bir yazısıyla karşılaşacak ya da bu dolaylarda yapılmış bir konuşmasını görecek olsam, elimde olmaksızın, sanki yıllardır aradığım yanıtı bu kez bulacakmışım gibi ilgiyle okumaya başlarım. Oysa her seferinde, doyurucu bir yanıttan çok, önceden örneklerini bildiğim, bana hiç yabancı gelmeyen benzer bir açıklama sancısıyla karşılaşırım. Biz yazarları birbirimize akraba kılan bir sancıdaşlıktır bu.”