Quotes

See All
"Hakiki dehayı bulmak için sahte dehaları, kafalarımıza zorla dikilen putları yıkalım..."
Okumak
Işıkları, boyaları, gölgeleri, kımıldanışlarıyla gözün önünde alabildiğine uzayan bir tabiat parçasına göz doyabilir. Derinlikleri, yükselişleri, kıvrılışları, felsefesi ve yapısıyla bir senfoni ancak bir buçuk saat dinlenir. Kabartıları, göçüntüleri, hareketi ve kompozisyonuyla bir tablonun önünde durabileceğiniz vaktin sınırı o kadar da, alabildiğine geniş değildir. Oysa bir kitap, bütün ışıkları, gölgeleri, derinlikleri, kımıldanışı, akışı ve tezatlarıyla tabiatı, sosyeteyi, insanı sayfalarının aynasında, bir tabiat parçası, bir senfoni ve tablo gibi aksettiren hakiki bir kitap, üstünden baş kaldırmaksızın saatlerce okunabilir. Okumak, görmeyi, işitmeyi, duymayı ve düşünmeyi birleştiren bir nesnedir. Eğer bu en büyük tadı bugün yığınlarla insanlar duymuyor ve çok defa duyamıyorlarsa , bunu o insanların özlerinde değil, onların içinde yaşadıkları sosyal şartlarda aramak gerekir. * [Orhan Selim / Akşam, 27.7.1935]
Sayfa 102Kitabı okudu
Reklam
KİMLERİN DOSTLUĞUNDAN ŞÜPHE EDERİZ.?
Daha bir günlük, almış eline kalemi neler yazıyor yahu :))) Sana vatan hâini diyenlerin topu, kendi kimliklerini haykırdılar her zaman.! ************************************************************* Klod Farer hakkında dün yazmış olduğum yazıyı iyi Türkçe bilen bir ecnebi ahbap okumuş, dedi ki: - Türkler ancak antiemperyalist olanların
Sayfa 196Kitabı okudu
Dünün şarkısını söylemek, bugünün ve yarının türküsünü söylemekten çok daha kolaydır. Neden mi? Yarının türküsüne kulaklar daha alışmamıştır, bugünün türküsüne alışmak üzeredir. Dünkü ise ezbere bilinir. Bilinen bir şarkıyı söyleyerek "yüreklere" girmek elbette yeni işitilmeye başlayan, yeni işitilecek olan türküleri "munis" kılmaktan çok kolay bir iştir.
Sayfa 155 - Adam Yayınları
Realizm
Büyük Fransız romancısı Balzak, siyasi kanaatleri bakımından, monarşistti. Fransa'nın saadetini krallığın, ana hattında, derebey münasebetlerinin ''avdetinden'' bekliyordu. Fakat Monarşist Balzak'ın romanlarını Marx ve Engels gibi ilmi sosyalizm kurucuları okuyorlar ve takdir ediyorlardı. - Bu nasıl olur.? - Balzak realisttir. Romancı Balzak'ın realizmi öyle müthiş bir kuvvetti ki zaman zaman ona monarşist Balzak'ın hiç de işine gelmeyecek hakikatleri bile yazdırmıştı. Realist romancı Balzak monarşist mürteci Balzak'ı arka plana atıyordu. Realist romancı Balzak yalnız bütün bir Fransız cemiyetini olduğu gibi aksettirmekle kalmamış, kendisinden bir hayli zaman sonra Fransız cemiyetinde belirecek olan tiplerinde ana çizgilerini çizdirtebilmişti ona.. Zola'nın küçük burjuva realizmiyle politikada ölmüş münasebetlerin ihyasını bekleyen Balzak'ın realizmi arasında büyük bir fark vardır. Balzak'ın realizmi, Zola'nınkine göre daha aktiftit. Zola ''realizmine'' kendi sosyal ve sınıfi zaafının damgasını daha kuvvetle basmıştır. O, Balzak'a nazaran bütün ebadıyla teşekkür etmiş bir cemiyette yaşadığı halde bunun yalnız bir tarafını görebilmiş, gösterebilmiştir. Bugün realizm en ileri edebiyatın bayrağıdır. (..) * [Orhan Selim / Akşam, 1.9.1936]
Sayfa 190Kitabı okudu
TERS ANLAMAYALIM
(..) Nitekim ''idealizm'' sözünü de felsefe anlamında anlamayacak olursak kafamız karmakarışık olur. Çünkü o vakit, sözgelişi, şöyle bir cümlenin içinden nasıl çıkabiliriz: ''Materyalist filozoflardan falanca büyük bir idealistti. O kadar ki, ideali uğrunda çekmediği sıkıntı kalmamıştır. (..)
Sayfa 124Kitabı okudu
Reklam
MUSİKİ RUHUN GIDASIDIR
''Musiki ruhun gıdasıdır.!'' Ne mühim lâf.! Şu iktisadi buhran devrinde, midemizin gıdasını adamakıllı temin edemiyoruz. Hiç olmazsa ruhumuzu doyuralım.. Musiki ile taayyüş (yaşama, geçinme) edelim, dostlar.! Belediye, fukara-yı ümmet için, bedava konserler verdirsin.. Her köşe başına bir radyo koysun.. Alaturka, alafranga sazendeleri, hanendeleri seferber etsin.. Ruhlarımıza ziyafetler çekilsin, ruhumuzun karnı doysun efendiler.! Canımız mayonezli balık isterse: Münir Nurettin Beyi dinleyelim. Filhakika, Münir Bey'in sesi ve musikisi, mayonezli levrek değildir ama, hiç olmazsa mayonezli çirozdur ya.! Yok, balık sevmiyorsak; tavuk kızartmasına ne buyrulur.? Fikriye Hanım'ı dinleyelim. Ruhumuz biraz tavuk kızartması yesin. Ama tavuk biraz kartça imiş.Ne çıkar.? Şöyle bol patlıcanlı, taze yeşil fasulyeli, hatta içinde bezelye bile bulunan türlü güveçte yemez misiniz.? Muhlis Sabahattin'in plakları ne güne duruyor.? Çal onları, ye doya doya türlü güveçteden.! Şekeri az, portokalı ekşice bir komposto istiyorsa canın, ses kraliçesi Hudadat Şakir Hanımı dinlemeye git. Ruh midesinin komposto ihtiyacı bir iki sene için tatmin edilir.. Velhasıl-ı kelam, piyasadaki milli musikişinaslarımız, milli sazende ve hanendelerimiz sayesinde ruhumuzun gıdasını pekâlâ temin edebiliriz, üstadım.! Eh.! Artık ruhumuz doyunca, gel keyfim gel.! Yalnız dünyayı değil, ahreti de sağlama bağladık demektir.. Gelsin çiftetelli, dolu bir ruh, boş bir göbekle, aşağıdan kıvır yavrum, aşağıdan.. * [Ben, Yeni Gün, 20.4.1931]
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.