#margueriteduras Bu kitapta, “nasıl yazılır” sorusunu cevaplamıyor. Yazı yazan kişilerin yabanileşmesinden, yalnızlık ile yazar ilişkisi konularına değiniyor. Yazmak isteyen kişi diğer insanlarla arasına sınır çizmeli, yalnız kalmalı ki yazabilsin diyen Duras bir romanından elde ettiği gelirle göl başından ev alıyor ve burayı “yazı evi” haline getiriyor.
“Yalnızlık, hazır bulunmaz, oluşturulur. Yalnızlık, yalnız başına oluşturulur. Ben öyle yaptım. Çünkü orada yalnız olmam, kitap yazmak için yalnız kalmam gerektiğine karar vermiştim. İşte böyle oldu. Bu evde yalnızdım. Bu eve kapandım. Kuşkusuz, korkuyordum da. Sonra da sevdim o yalnızlığı. Bu ev, yazı evi haline geldi. Kitaplarım bu evden çıkıyor. Ayrıca bu ışıktan da, küçük gölden yansıyan bu ışıktan. Şu söylediğim şeyleri yazabilmek için tam yirmi yıl gerekti bana.”
Duras kitabında bir kaç denemeye de yer vermiş. Bunlardan en çok aklımda kalan “Genç İngiliz Havacısının Ölümü”
Yazarlığa ilgi duyanlar ya da yazarların nasıl bir halet-i ruhiye içinde yazdıklarını merak edenler okuyabilir.