Zarifoğlu’nun şiirlerini okumak farklı ve zorlu bir deneyim oldu benim için.
Zarifoğlu, “Ben buz dağının görünmeyen yüzüne yazıyorum şiirlerimi” diyor. Zarifoğlu’nun o buzdağının görünmez yüzünde yazdıklarını anlayabilmek için sıradan bir şiir severden daha ötesi olmak gerekiyor. Her şeyden önce şiire gönül vermek, gerektiğinde kullandığı imgeler, semboller ve dille ilgili araştırma yapmak gerekiyor. Birçok okur gibi Zarifoğlu’nun şiirlerini okurken zorlandığımı, ama tekrar tekrar okuduğum satırlarda hem hiçbir şey anlamadığım, hem de çok şey anladığım hissini aynı anda yaşadığım için okumaya devam ettiğimi söylemeliyim.
Bana göre “Yedi Güzel Adam”ın, duygudan daha çok düşünceye, kalpten daha çok zihne hitap eden bir eser olduğunu düşünüyorum. Zira kitabın her bir şiirini itinayla okumama rağmen hâlâ yüreğimin atışlarını değil, zihnimin arayışlarının sesini duyuyorum. O nedenle bu eseri, şiire yeni başlayanlara değil, daha çok şiire gönül verenlere ve farklı bir tat denemek isteyenlere tavsiye ederim. . .