2016 Eylül

Yedikıta - Sayı 097

Yedikıta Dergisi
Kanuni devrinde kurumsallaşan mülazemetle ilgili çıkarılan İlmiye Kanunnamesi'nde, talebelerin sırayla okumaları gereken ilimler ve kitaplardan bahsediliyor ve eğitimde hızlı ilerlemenin istenmediği dile getiriliyordu.
Sayfa 70 - Mülazemet: en kısa anlamıyla stajKitabı okudu
Berceste
Bilinir kadr-i abâ mevsim-i bârân olsun Enderunî Fâzıl (Abanın kıymeti yağmur mevsiminde bilinir)
Reklam
Naneyi Yemek
Eskiden ilim ehli arasında ekmek için, Farsça 'ekmek' manasına gelen 'nân' ve Arapça 'aziz' kelimelerinden oluşmuş "nân-ı aziz" tabiri kullanılırdı. Bu ekmeğe olan hürmetin bir ifadesiydi. Medrese talebeleri, özellikle Ramazan aylarında köy ve kasaba camilerine gider, vaaz eder, namaz kıldırır ve öğrendiklerini tatbik etme fırsatı bulurdu. Hikaye odur ki; birkaç medrese talebesi, Ramazan-ı Şerif ayında bir köye giderler. Muhtar, teravih namazından dönen talebelere sahur için bir istekleri var mı diye sorar. Talebeler de "Katığımız var, yalnız bize nân getirirseniz, seviniriz." derler. Muhtar ilk defa duyduğu bu kelimeyi anlayamaz ve : - Ben size ekmek getireyim. Biz öyle nane yemeyiz, deyince talebeler gülüşmüşler, 'nân' ın manasını açıklamışlar. Muhtarın "nane yemeyiz" sözü tabir haline gelerek "başına kötü bir şey gelmek, sıkıntıya düşmek" manasında "naneyi yedi" şeklinde kullanılır olmuştur.
Resim