Yemek Sırları

Mehmet Yaşin
Ünlü isimlerin biyografilere göz atarsanız, onların yemek alışkanlıklarından pek söz edilmediğini görürsünüz. Genellikle iş hayatı, sanat hayatı anlatılır. İşini ne kadar sevdiği, ne kadar çok çalıştığı, başarıya gitmenin yolunun bu yoğun çalışma sayesinde gerçekleştiği anlatılır. Belki biraz da doğduğu yer, eğitimi, aile yaşantısı yer alır. Ancak gündelik yaşamından hiç iz bulamazsınız. Özellikle de yemek alışkanlıkları önemsenmez. Küçümsenir. Lüzumsuz bilgi kabul edilir. Oysa hiç de öyle değildir. Yemek alışkanlıkları bir insanın pek çok özelliğini ele verir. Özel yemek tarihleri önemlidir. Mutfaklarda pişen yemeklere bakılarak, geçmişten bugüne meydana gelen değişimler ve gelişimler kolaylıkla izlenebilir.
Bu dünyada insanların ihtiyaçlarından fazlasını tükettiğini, açlığın sebeplerinden birinin bu olduğunu düşünüyorum. İnsanoğlu hem maddi hem manevi olarak doymak bilmeyen bir yaratık.
Reklam
"Yani ne yediğiniz kadar onu nasıl yediğiniz, kimlerle, nasıl bir enerjiyle, ne kadar kıymet vererek, ne kadar şükür ederek yediğiniz önemli. Mesela, ben yemek dualarını çok seviyorum; bence en güzel dua, yemekte yapılan duadır. Kıymet bilmeyi, takdir etmeyi öğreniyor insan. Bence yemek duası da yemek kültürünün çok önemli bir parçası." -Elif Şafak
Aşkın mideden geçtiğine inanır mısınız? "Aşkın mideden geçtiğini ben başka türlü yorumlarım. Birisi yemek için emek verir, sonra bu emeğin ürünü yemeği sofrada paylaşırlar. Bu birisinin, bir başkasına verdiği değerdir. Yani akşam eve gelmişsin, masada bir mum yanmış, tabak masaya, bardak tabağa uymuş, peçeteler doğru yerde duruyor. Ben bu uyumlara önem veririm. Masadaki bu düzen size verilen değerin ifadesidir." -Kayahan
+Sizce Türkiye’de Türk mutfağı dışarıda tanıtılabiliyor mu, bu konuda ne yapmak lazım? -Yok, tanıtılamıyor. Dünyada insanlar Türk mutfağının döner ve kebaptan ibaret olduğunu sanıyorlar. Çünkü oralardaki lokantalarda sadece bu yemekler servis ediliyor. Esas yemeklerimizi yapmak zor. Buraya gelen yabancıları yemeğe götürdüğümüz zaman çıldırıyorlar, “Böyle yemek yok dünyada” diye övgüler yağdırıyorlar, ama dışarıda bu böyle bilinmiyor. Adamlar çiğ balığı satıyorlar, biz hünkârbeğendiyi satamıyoruz; inanılır gibi değil. Tanıtım Kültür Bakanlığı’nın işi. Önce Türk insanı kendi değerlerini öğrenmesi, tanıması lazım, sonra başkalarına daha kolay tanıtabiliriz.
+Anlaşılan annenizin mutfağını çok beğeniyordunuz... -"Müzik, yemek ya da başka bir şeyi beğenmek, beğeni sahibi olabilmekle ilgili bir fıkram var. Adamla kadın evlenmiş. Adam karısına pilavı çok sevdiğini söylemiş. Karısı ilk gün, büyük bir özenle pilav hazırlamış. Adam pilava kaşığı atmış, kadın ona heyecanla bakarken, adam, “Nerede anamın pilavı” demiş. Bu mesele üç dört ay sürmüş ve bu süre içinde kadının yapmadığı pilav çeşidi kalmamış. Bir gün adam bakmış, sofrada pilav yok. Dönmüş karısına, “Hanım benim pilav nerede?” diye sormuş. Kadın utana sıkıla pilavı getirmiş. Adam pilavdan ilk kaşığı alınca, “İşte anamın pilavı bu” demiş. Meğerse kadın, altını tutturduğu için pilavı getirmemiş. Adamın annesi de pilavın altını hep tuttururmuş. Doğrusunun ne olduğunu bilmediği için, altı tutmuş pilavı lezzetli pilav sanıyormuş." -Kayahan
Resim