... Türkçe o kadar zayıfladı ki, Bin dokuz yüz seksen dört'te anlatıldığı gibi, onlarca kelimenin yerini tek bir kelime almaya başladı.
Dert, gâm, kahır, keder, gussa, yeis, tasa, mihnet, elem, üzüntü, sıkıntı, endişe, kasvet, nedamet, melal, enduh, füduret, hüzün, hüsran, hicrân, ızdırap, inkisar, kabus, hafakan, teessüf, teessür, vehim, buhran, matem, gaile gitti; yerine "stres" geldi.