İnstagram üzerinden @gercekkitapseverler ailesi olarak fertlerimizden bazılarıyla Tolstoy külliyatını bitirmeye niyetlendik, bu ay yazarın Çocukluk ve İlk Gençlik kitaplarını okuyoruz. Çocukluk kitabını birkaç gün önce paylaştım ve sıra geldi İlk Gençlik kitabına.
Çocukluk kitabı Tolstoy diyebileceğimiz karakterimizin annesini kaybedişiyle son bulmuştu. Bu kitapta Tolstoy’un 12-14 yaş aralığını okuyoruz. Yaşadığı dönem hakkında da az çok bilgi ediniyoruz. Tam olarak otobiyografik olmadığından kurgunun olduğu bölümlerde vardı ama Tolstoy’u tanımak adına gayet iyiydi. Yaşadığı çevreyi ve hayatı yoğun olarak sorguladığını, düşüncelerinin gelişmeye başladığını, dışlanmalarını görüyoruz. Tolstoy bu yaşlarda tabiri caizse pişiyor, hayata, insanlara ve dine bakışı değişiyor. İçine kapanıyor, mücadele ediyor. Öyle cümleler var ki işte bu Tolstoy diyorsunuz. Tolstoy’u tanımak, hayatını, düşüncelerinin kaynağını anlamak adına okunması gereken bir seri, tavsiye ederim.
“Kendimi her geçen gün daha yalnız hissediyordum, en büyük zevkim bir kenara çekilip düşünmek, gözlem yapmaktı.”
“Zihnimizden ve hayallerimizden hiç iz bırakmadan geçen sayısız düşünce ve hayal arasında derin duygusal izler bırakanlar da vardır. Öyle ki, artık düşüncenin özünü değil, aklında güzel bir şey olduğunu anımsarsın, düşüncenin izlerini hissedersin ve bu düşünceyi yeniden canlandırmaya çalışırsın.”