Yer Demir Gök Bakır, ne anlatır? Bir karakter ya da bir olay değil değil; birçok karakter ve birçok olayı anlatır. Bir miti, onun doğuşunu ve büyümesini anlatır...
Yalak Köyü'nden Uzunca Ali, Meryemce, Elif, Muhtar Sefer, Taşbaş... Çocukların hayal dünyası ile yetişkinlerin mit dünyasının iç içe geçtiği bir romandır. Kitap sayfalarını küçük iki kardeş olan Hasan ve Ümmühan'ın odun toplamaya gitmesiyle açar, burada Hasan'ın hayallerini okuruz. Gittikçe bu hayaller yetişkinlerin dünyasına sirayet eder, çeşitlenir ve sonunda bir mite dönüşür...
Yalak köyünde birbirinden farklı karakterin ortak sıkıntısı, Adil Bey'e olan borçlarıdır. Adil Bey'in her an gelip ellerindekini alacak olması tehlikesiyle yaşarlar. Bu sıkıntı ve umutsuzluk içinde kendilerine sığınacak bir dal, bir mit yaratırlar. İçlerinden birini ermiş ilan ederler. Ermiş'in tüm dertleri, hastalıkları, belaları yok edeceğine yürekten inanırlar. Ermiş ilan ettikleri Taşbaş ile ilgili hikâyeler hızla yayılır. Başka köylerden duyulur. Sonunda Taşbaş'ın kendisi bile, ilk zamanlar 'ben ermiş değilim' dese de, ermiş olabileceğini düşünmeye başlar...
Yer Demir Gök Bakır, bildiğimiz anlamda bir köy bir romanı değildir. Köyün, toprağın, çaresizlik içinde kalmışların romanıdır. Bir mitin yaratılmasına ve genişlemesine tanıklık ettirir okurunu. Güçlü duygulanımları, şiirsel bir dili vardır.
Çocukların hikâyesiyle başlar, yetişkinlerin çocukluklarıyla devam eder ve yine çocukların taş altında buldukları üç renk çicekle biter. Nitekim Dağın Öte Yüzü'de bir üçlemedir...
