Dostoyevski'nin sürgünden sonra yazdığı kitaplar arasında olmasının etkilerini özellikle psikolojik anlamda gördüğümüz bir kitap. Kitabın 1.bölümü "yeraltı" yeraltı adamının kendisini tanıyıp, düşüncelerini okuyabileceğimiz, monolog halinde geçen bir bölüm olup; 2.bölüm "notlar" kısmında ise bu yeraltı adamının - bizimle paylaştığı kadarıyla- yaşadıklarına şahit oluyoruz.
Bu nasıl bir psikolojidir, demekten kendimi alıkoyamadığım bir kitap oldu. Kendi iç hesaplamasını yaptığı ilk bölüm yeraltı adamının bir nevi bilinçaltı, iç sesiydi. Bazen kendisine kızdı, kendini küçük gördü, utandı, karşısındakine büyüklendi, acı çekti ve çokça inkar etti. Kendisiyle savaştı adeta.
Her ne kadar okur için yazmadığını ifade etmiş olsa da "notlar" bölümünde okuduklarımız bu yeraltı adamının bi derdi - daha büyük bir derdi- var dedirtti. Ne dersiniz bir tür günah çıkarma söz konusu olabilir mi?
Ve ve ve insan şunu demeden edemiyor, bunu yazan kafa çok başka bir kafa...