Bilim-kurgu ilk olarak sinema ile ilgimi çekmiş olsa da bilim-kurgu edebiyatına, özellikle distopik destanlarla harmanlanmış gelecek tasavvurlarına inanılmaz değer veririm. Asimov'a olan düşkünlüğümün bunda büyük payı var.
Türk bilim-kurgu edebiyatı ise yeni yeni girmekte olduğum bir saha. Bunda yabancı eserlerin çok daha erken dönemlerde verilmiş olması ve cahilliğimi itiraf etmek gerekirse bu tarzda Türkiye'de kimlerin ön sıralarda yer aldığını bilmememin payı da var.
Tam da bu sebeplerle, özellikle içlerinde en sevdiğim Türk fantastik kurgu yazarlarından Murat Başekim de olunca kitaba karşı koyamadım. Açık söyleyeyim; böyle muazzam bir seçki beklemiyordum. Bunu kibire değil de, bilemeyişime versin emeği geçen herkes. 18 hikayenin her biri bilim-kurgunun farklı alt kollarında büyüyüp serpilmiş dört başı mamur ağaçlar gibi. Durağan bir şekilde takip edip, ağzımı açık bırakan hikayeler olduğu gibi, felsefi derinliği ve varoluşçu sorgulamaları, insanın kendine bakış açısını değiştirecek görüşleri barındıran inanılmaz keyifli bir seçki olmuş. Belki bir-iki hikâyede tam istediğimi bulamamış olabilirim; ancak onlar da kesinlikle bilim-kurgu edebiyatının kalburu üstüne çıkmış.
Uzaya bakınca en fazla mehtaba çıkan, teknoloji yarışında pek çok ülkenin ne yazık ki gerisine olan bir çoğunluğun içerisinden böyle hikâyeler çıkabilmesi açısından bakarsanız, kesinlikle alınıp defalarca okunması, baş tacı edilmesi gereken bir seçki olmuş.
Ezcümle, tavsiye edilir.