"Nerdeydin diye sorarsan
"Olur, öyle" demeliyim.
Topraktan konuşmalıyım, taşların kararttığı,
akıp sürerken yok olan ırmaktan:
yalnız, kuşların yitirdiği şeyleri bilirim ben,
geride kalan denizi, ağlayan kız kardeşimi.
Neden bunca bölge, neden bir gün kavuşur bir güne? Neden birikir ağızda siyah bir gece? Neden, ölürler?
Nerden gelirsin, diye sorarsan, kırık şeylerle konuşmalıyım, aşırı acıtan gereçlerle, azman hayvanlarla, çürüyüp duran, üzgün yüreğimle benim .
Anılar değildir onlar, yolları geçenler ne de sarımsı güvercindir unutuşta uyuyan,
gözyaşıyla kaplanmış yüzlerdir onlar,
parmaklardır gırtlağa sarılan,
düşen ne varsa onlardır yapraklardan:
karanlığı geçip giden bir günün,
kederli kanımızla beslenen bir günün.
İşte menekşeler işte kırlangıçlar,
Her şey gönlümüzü okşayan, her şey
görünen, güzelim, uzun-kuyruklu kartlarda,
çevresinde gezindiği zamanın, tatlılığın... "