Sanki o çoban, halk da onun sürüsüydü. İşin ilginç yanı, insanlar bu durumdan yakınmıyordu. Çünkü, öylesine eğitimsizlerdi ki!.. Çağı kavramaları, yeni yaşam düzeni istemeleri olanaksızdı.
~YK ツ
"Duygularımın sadece gönül borcundan kaynaklanmadığını , size tutku düzeyinde bir aşkla bağlandığımı belirtmeden duramayacağım . Ancak , tek yanlı bir aşkın bence pek önemi yok. Tek kanatlı kuş uçabilir mi ? Bu yüzden sizi hiçbir şekilde beni sevmeniz , eşim olmanız konusunda zorlamıyorum. Aramızda bu tür bir ilişkinin gelişmesi size bağlı. Bana karşı nasıl davranırsanız davranın , sizi hep seveceğim. Birgün bana geleceğinizi umut ederek yaşam boyu sizi bekleyeceğim. Bundan kuşkunuz olmasın...".
Politikacıların görev ve yetkileri , hatta dokunulmazlıkları , bence yeniden gözden geçirilmeli .
( ... )
Yöneticileri seçerken, sağlam kişiliği olan,dürüst, erdemli, vicdanlı, bilgili ve zihinsel, ruhsal zenginliğe sahip insanlar yeğlenmeli . Böyle yapılırsa, görevini ve konumunu kötüye kullananlar azalır .
( ... )
Öncelikle yeni kuşaklara, devlete, hükümete ve yasalara sahip çıkma bilinci vermek gerek . Özellikle kadınlar, devlet yönetiminde görev almaya özendirilmeli. Çünkü kadınlar duygusaldır ama , zekâları akışkan , önsezileri güçlü ve vicdanları hep uyanıktır . Kolay kolay da duyarlıklarını yitirip katılaşmazlar .
Aslında bu televizyon tutsaklığı tüm dünyada yaygın . Özellikle gelişmekte olan ülkelerin boş insanlarını kıskıvrak bağlamış durumda . Bu yüzden dünyada da insanlararası iletişimsizlik giderek yaygınlaşmakta . Gerçekten , hiç kimse kimsenin derdiyle , sevinciyle , sorunuyla ilgilenmiyor . İşin acı yanı , televizyon kuşatması altında kalan insanlar düşünmekten , hayal kurmaktan , zihinsel bileşimden , yaratıcılıktan yoksun kalıyorlar . Programların güdümüne girip başkalarının hayalleriyle , düşleriyle , sevinçleriyle , acılarıyla avunuyorlar .