Zor yolu seçip de yeniden öğrenim yaşamına atılmam, kendime karşı tüm hatalarımı bağışlatacak güçte bir davranıştı... Hele bu yolda kazandığım başarılar! Ya bundan sonra kazanacaklarım!
...
Annem, yalnız parayı düşünüyordu... Onun paraya taparcasına bağlanmasının nedeni, elbette kendi suçu değildi. Çevresinde herkes benzer tutum içindeydi. Köyden çıkıp da İstanbul'a kapıcılığa gelirlerken, annemle babamın tek hedefleri vardı: Para kazanmak. Çevrelerinde, bu yolla zengin olup sınıf atlayanlar az değildi. Tabii zenginlik, göreceli bir olgu. Bizimkiler için zenginliğin birincil ölçütü hemşerilerinin yuvalandığı bir semtte gecekondu sahibi olmaktı. Sonrası kolaydı...
Peki bu durumda annemi böylesine suçlamak niye? Suçlu avına çıkmak gerekirse, ilk yakasına yapışılacak olanlar kimlerdi? Elbette, annemin böylesine sığ, ilkel düşünceli bir insan olarak yetişmesine göz yuman, onu eğitimden yoksun bırakanlardı. Sonra, para kökenli değer yargılarını üreten ve kendi yarattıkları bu puta tapmayı yaşam biçimi edinenler vardı sırada. İnsanı insan kılan erdemleri yok sayan, insanlıktan çıkmış insansı yaratıklar...
Onu hiç düşünmediğimi sandığım anlarda bile, Özgür hem benimle. Lök gibi içime çökmüş bir kez. Bazen beyninde bir ur, bazen yüreğimde kan pıhtısı, gözümde perde, dizimde sızı oluyor...