Yeşilin Kızı Anne

Dizisini izlerken kitap okuyormuşcasına izledim... Kitabını okurken de dizi izliyormuşcasına okudum. Hayatımda kalbimde yer edinen daha hoş, daha etkileyici, daha güzel ne kitap, ne dizi olacak sanırım. Bunun üzerine zor begenebilirim. Dizisini de izlerken öyle bir etkiye kapiliyorsunuz ki "sanki gerçekten öyle bir karakter var, sanki gerçekten böyle yaşam süren güzel insanlar var." Hayatın içinden sanki" tabiri resmen bu kitap için.. resmen, çekilen dizi için... AnnE karakteri yüreğinize taht kuruyor. Verdiği sosyal mesajlar o kadar dokunuyor ki, içinize işliyor. Kesinlikle hem kitabını okumalı, hem Netflix dizisi olan "AnnE with an e" yi tavsiye ediyorum. 10 üzerin 100 :)

İlk kez bir inceleme yazısını yazmakta bu kadar zorlanıyorum. Sanki yazacağım kelimelerin yetersizliği ilk kez bu kadar derinden çarpacak yüzüme gibi hissediyorum. Bu hissimin sebebi bu eserin içindeki ruhun güzelliği. Hani bazı kitaplar vardır kelimelerin gidişatına hayran kalırsınız, cümleler oya gibi işlenmiştir ve o kitapta en olmadık şey bile yazsa size edebi yönden harika gelir. Bir de bazı kitaplar vardır ki ruh barındırır, sanki içinde can vardır. İçinize işler, sizi mutlu eder, enerji verir... O enerji sebebiyle çok fazla edebiyata gerek duymazsınız, üç kelimelik basit cümleler bile yeter. Şimdi hem o enerji hem de edebiyat birleşirse ne olur bir düşünün! Yeşilin Kızı Anne size bu ikisini de veriyor. Hem edebiyat hem ruh... Bundan dolayı içinizde çiçekler açtıracak bu kitabı okumanızı tavsiye ettiğimi baştan söylemeliyim. İçindeki betimlemelerin güzelliği ile kendinizi yemyeşil bir köyün çiçek bahçelerinin arasında koşarken bulacaksınız. Ruhunuz dinlenecek; samimiyeti, masumiyeti görecek; sevmeyi öğreneceksiniz. Anne ile ayrılmak istemeyeceksiniz. Onun sevgisi, yüce gönüllülüğü, merhameti, boyundan büyük sözleri ve en önemlisi hayalleri size çok şey katacak buna eminim. O hayaller ki insanın yaşadığı yeri genişletir, aydınlatır, güzelleştirir. Ben bundan sonra Anne'i boynumda bir kolye taşırmışçasına kalbimde taşımaya karar verdim, çünkü bu bana umut verecek, çünkü bu bana umudu hissettirecek...

Konusuna gelirsek eser 11 yaşlarında yetim bir kız çocuğunun yaşlı ve bekar olan Cuthbert kardeşlerin evine evlatlık olarak gelmesiyle başlar. Bu kız çocuğu biraz tuhaftır. Aslında düşününce tuhaf olan bizlerdik, Anne değildi ama her neyse tabi. Bu kızıl saçlı, sıska ve gösterişsiz küçük kızı ailelerinin bir üyesi yaparak onu yetiştirmeye başlarlar. Anne heyecanlı ve hayalci yapısıyla sürekli hata yapmaktadır ama öyle sıradışı bir kafa yapısına sahiptir ki onu herkes çok çok sever. Böyle bahsedince bir çocuk kitabı gibi dursa da verdiği mesajlardan dolayı küçük büyük herkesin severek okuyacağı bir kitap bu. Aynı zamanda evlatlarımıza da hiç çekinmeden, gözü kapalı önerebileceğimiz bir kitap olduğunu söyleyebilirim.

Şimdi gelelim birkaç önemli noktaya. Bu kitabı okumadan önce kitabın uyarlaması olan "Anne With an E" dizisini izledim. Dizi de kitap kadar sevimli ve içtendi. Ancak şu var ki dizi sırf biraz daha ilgi görsün diye gereksiz eklentiler yapılmış. Örneğin bu masum hikayenin içinde bile cinsiyet seçimi özgürlüğü mesajları verilmiş. Dizide bunlar çok fazlayken -özellikle ikinci sezon- kitapta bununla ilgili uzaktan yakından hiçbir ibare yoktu. Böyle masum bir eseri bu şekilde işlemeye gerek var mıydı bilemiyorum ama o platform bunu hep yapıyor. Siz yine dizisini de izleyin ama kendinizi bu kitaptan mahrum bırakmayın derim. Bir de beni üzen şey dizide sürekli Jane Eyre'den bahsediliyordu ben de sanmıştım ki eserin orijinalinde var ama tüm kitap boyunca bir kez bile Jane Eyre adı geçmedi. Yıkıldım. Tabi Allah başka dert vermesin :)

Bir de Anne ile tanışmak istediğim kadar Matthew Cuthbert ile de tanışmak isterdim. Çok etkileyici bir karakterdin Matthew, kitabın sonu çok üzdü ama seni tanımak da harikaydı.

Sonuç olarak kendinizi yaşlanmış, umutsuz, mutsuz, enerjisiz, bitkin hissediyorsaniz ruh vitamini olarak bu kitabı şiddetle öneririm. Seninle gurur duyuyorum Anne.. İyi okumalar herkese.

"Bana Anne diyecekseniz, lütfen sonunda E harfiyle söyleyin"...AnnE (E ile) Shirley..
Kitap, Anne'in yeni evini yani Green Gables'ta yaşadıklarını anlatıyor. Kendilerine çiftlikte yardım etmesi için bir erkek çocuk evlat edinmeyi planlayan Marilla ve Matthew kardeşler, beklenmedik bir şekilde karşılarında Anne’i bulurlar. Kızıl saçlı ve çilli olan Anne, hayallerinin verdiği güçle yaşamı iyilikle ve mutlulukla kucaklayan kimsesiz bir çocuktur. Anne bütün yaramazlıkları, safça hataları ve dünyayı başına yıkan üzüntüleriyle tuhaf bir çocuk olmasına rağmen bir o kadar da hayalperest, sevimli, duygusal, dokunduğu her şeyi şiirleştiren, umut dolu bir kız çocuğudur. Zamanla Avonlea halkı tatlı olan bu kız çocuğunun gerçek dünyanın kurallarını olduğu gibi kabul etmeyi reddeden yüreğine hayran olurlar. Bu arada Anne’i en çok seven arkadaşı tek dostu Diana, hikayenin sonuna kadar onun yanında olur ve onu her zaman destekler. Kitap oldukça akıcıydı ve gerçekten bu tatlı kızla tanışmak da çok hoştu. Çok nahif ve önemli mesajlar veren güzel bir kitap okumanızı tavsiye ederim...

AnnE (E ile) Shirley..
Kaçımız hayatı güzelleştirmeyi biliyoruz ? Ya da hayatı güzel buluyoruz ?
Anne Shirley yetim bir kızdır. Marilla ve Matthew kardeşler bir erkek evlat edinmek isterken bir yanlış anlaşılma sonucu AnnE’yi evlat edinirler.
Ait olma duygusunu, aile olma şansını AnnE’den dinlemeye ne dersiniz ?
AnnE’nin geniş hayal dünyası ve dünyaya farklı bakış açısı vardır. Bu farklı kızla zorlu bir süreç geçiren Marilla ve Matthew kardeşler gün sonunda çok büyük bir sevgi ile AnnE’ye bağlanırlar.
Kitabı okurken dizisini de izledim ve kitap okurken dizi izliyor gibiydim, dizi izlerkende kitap okuyor gibiydim. Ve öyle güzel bir anlatımı var ki kitabı okurkende kitaptan sonrada olaylar gerçekmiş, kişiler gerçekten varmış gibi hissediyorsunuz.
Yüreğinize dokunacak, bir solukta okunmalık bir kitap. Ve bence her yaşa uygun mesajlarda içermekte.
İyi hissetmeler
Sevgiyle ve kitaplarla kalın....

Daha önce dizisini izlememiş olsam belki daha çok beğenirdim ama maalesef okuduğum her sayfada her karakterde gözümde diziyi canlandırdım. Bu da biraz kötü etkiledi açıkçası. Ayrıca dizideki olaylar ve son kesinlikle çok daha iyiydi. Yine de yıllar önce yazılmasına rağmen sizi içine çekmeyi başaran bir kitap. Anne Shirley'in yaşama sevinci, hayal gücü etkilenilmeyecek gibi değil. Eğer dizisini izlemediyseniz mutlaka önce kitabı okuyun...

Yeşilin Kızı Anne. Okurken her sayfasında canım Anne, canım Cuthbertlar, canım Avonlea dediğim bir kitap. Okurun içini
yaşama sevinciyle, umutla dolduran; okuduğum en zarif, en nahif kitaplardan. İlk sayfasından son sayfasına kadar
samimiyet, sevecenlik kokan bir kitap. İçerisinde dünyanın en tatlı, en sevilesi karakterlerini barındıran Yeşilin Kızı
Anne, kitaplığımın en değerli üyelerinden biri oldu.

Çocukluğumuzun Çiftlik Kızı Anne'i, birkaç yıl önce hayatımıza Netflix yapımı "Anne With an E" isimli bir diziyle
yeniden girdi, iyi ki girdi. Yeşilin Kızı Anne kitabından uyarlanan bu dizi sayesinde ben dahil belki de birçok insan
dizisinin uyarlandığı bu kitabı okumuş oldu. O diziyi izlememiş olsam belki de kitabı okumayacaktım ve bunun nasıl bir kayıp
olacağını düşündükçe "Anne With an E"yi izlediğim için bir kez daha şükrediyorum.

Marilla ve Matthew Cuthbert. Birbirlerinden karakter olarak son derece farklı iki kardeş, ortak bir paydada buluştukları konu ise çiftlik işlerine yardımcı olması için bir erkek çocuk evlat edinmeleri gerektiği. Erkek bir çocuk beklerken onları bekleyen çocuk ise bizim kızıl saçlı, geveze, hayalperest Anne Shirley'miz. Yeşilin Kızı Anne, Anne'in yeni evinde yani Green Gables'ta yaşadıklarını anlatıyor. Bu olayları okurken Avonlea kasabasına, Avonlea halkına, bölgenin doğasına hayran olmamak elde değil. Yazarımız L. M. Montgomery'nin betimleme gücü, harika cümleleri böyle güzel bir konuyla birleştiğinde ise ortaya Yeşilin Kızı Anne gibi mükemmel bir kitap çıkıyor. Ayrıca BKM Kitap'tan aldığım ciltli baskının yanında hepsi birbirinden güzel bir adet defter, bir adet poster ve bir adet de ayraç vardı. Dizide Anne karakterini canlandıran Amybeth Mcnulty'nin görsellerinin kullanıldığı bu hediyelere aşık oldum diyebilirim.

Yeşilin Kızı Anne'den bu kadar bahsetmişken dizisi Anne With an E'den de biraz daha bahsetmemek olmaz. Toplam üç sezondan oluşan bu dizide belki de Netflix'in yaptığı en iyi işlerden biri. Kitaptaki atmosfer ve olaylar ekrana neredeyse birebir aktarılmış, kitaptan sapmalar yok denecek kadar az ve bunu gördükten sonra "Anne With an E" bir kez daha gönlümü kazandı. Anne Shirley karakterini canlandıran oyuncu ancak bu kadar gerçekçi, ancak bu kadar muhteşem olabilirdi. Amybeth Mcnulty o kadar hissederek oynuyor ki Anne'i, bu rol için doğmuş olmalı. Ayrıca kitaptan farklı olarak dizi daha güncel olduğu için her sezonda farklı bir toplumsal soruna değiniyor. Irkçılık, kadın hakları, kadınların eğitimi ve düşüncenin ifade edilmesi özgürlüğü gibi konular incelikle işleniyor dizide.

"Yeşilin Kızı Anne" harika bir kitap, "Anne With an E" harika bir dizi. Okumanızı, izlemenizi şiddetle tavsiye ediyorum.
Okuyun ve Anne'in olağanüstü biliçaltına doğru bir yolculuğa çıkın, izleyin ve kendinizi Avonlea'nin muhteşem atmosferine
bırakın.

AnnE (E ile) Shirley..
Kaçımız hayatı güzelleştirmeyi biliyoruz ? Ya da hayatı güzel buluyoruz ?
Anne Shirley yetim bir kızdır. Marilla ve Matthew kardeşler bir erkek evlat edinmek isterken bir yanlış anlaşılma sonucu AnnE’yi evlat edinirler.
Ait olma duygusunu, aile olma şansını AnnE’den dinlemeye ne dersiniz ?
AnnE’nin geniş hayal dünyası ve dünyaya farklı bakış açısı vardır. Bu farklı kızla zorlu bir süreç geçiren Marilla ve Matthew kardeşler gün sonunda çok büyük bir sevgi ile AnnE’ye bağlanırlar.
Kitabı okurken dizisini de izledim ve kitap okurken dizi izliyor gibiydim, dizi izlerkende kitap okuyor gibiydim. Ve öyle güzel bir anlatımı var ki kitabı okurkende kitaptan sonrada olaylar gerçekmiş, kişiler gerçekten varmış gibi hissediyorsunuz.
Yüreğinize dokunacak, bir solukta okunmalık bir kitap. Ve bence her yaşa uygun mesajlarda içermekte.
İyi hissetmeler
Sevgiyle ve kitaplarla kalın....

Green Gables kasabasındaki bekar kardeşler olan Marilla ve Matthew onlara işlerinde yardımcı olacak bir erkek çocuk evlat edinmek istemektedirler. Ancak mesajın yanlış iletilmesi sonucu evlerine kızıl saçlı Anne Shirley gelir. Bu küçük kızı geri göndermek istemeyen kardeşler, erkek çocuk yerine onun evlerinde kalmasına razı olur. Yaşıtlarının aksine zorlu şartlarda büyümek zorunda kalan Anne, bütün olanlara rağmen hayata sımsıkı tutunan, asla susmak bilmeyen, hayaller ve umutlarla dolu, küçücük şeylerle bile mutlu olmasını bilen çok güçlü biridir ve maceralar peşini bırakmaz.
Kitabı okurken Anne Shirley ve hayatı beni çok etkiledi; bazen hüzünlenip ağladım bazen de çok mutlu olup gülümsedim (böyle kitaplar okumayı özlemişim). Açıkçası bittiği içinde üzüldüm. Diğer kitaplarının çevirilip ülkemizde basılmasını heyecanla bekliyor olacağım. Bence sizde bu harika, okurken yazarın hayal gücüne ve samimiyetine hayran kalacağınız kitabı okuyun ve Anne Shirley ile beraber Avonlea'da kendinizi muhteşem bir yolculuğa bırakın ...

Bir çocuğun masum hayallerine hiç şahit oldunuz mu ya da düşüncelere dalıp gittiğinde bu ne düşünüyor dediniz mi hiç kendi kendinize ? Çevrenizde hayal kurmayı seven ve onları anlatan kimse var mı ? İşte tüm bu soruların cevabı bu kitapta var. Anne nin hayallerine ve sevinçlerine ortak oluyorsunuz. Kitabı okurken ne kadar güzel şeyler düşünüyor diyorsunuz kendi kendinize. Tek kelime ile harikaydı. Ben bayıldım. Seri olcak bu kitabın ikincisini çok merak ediyorum.

Konusu: Green Gables' da yaşayan bekâr kardeşler Marilla ve Matthew kendilerine işlerinde yardımcı olması için yetim bir erkek çocuğu evlat edinmek isterler. Ama hatalı mesaj sonucunda AnnE adında, kızıl bir yetim kız çocuğu gelir.

O kadar zorlu şartlara doğan Anne Shirley; bir o kadar da hayalperest, sevimli, duygusal, dokunduğu her şeyi şiirleştiren, umut dolu bir kız çocuğu.
Gerçekten küçük yaşında bu kadar ağır şeyler yaşayıp; o güzel, umut dolu hayallerini nasıl sürdürebiliyor diye düşünmeden edemedim.
Ben önce diziyi izledim sonra kitaba başladım maalesef. Ama her ikisi de çok güzel. Diziyi izlerken de her bölümde çok duygulanmıştım. İlk sezon sürekli keşke benim evladım olsan AnnE diye diye hayranlıkla izledim. Verdiği mesajlar da çok etkileyiciydi. Irkçılık konusu, kadın-erkek hakları konusunda çok etkileyici mesajlar vardı. Her karakterin ayrı etkileyici bir hikâyesi var, hepsine ayrı tanık olmakta çok keyifliydi. Sadece AnnE karakteri üzerine yoğunlaşmamış olması çok iyiydi.
Benim kalbimde çok özel bir yer edindin AnnE Shirley, senden çook şey öğrendim.

Çok büyük beklentilerle okumaya başlamıştım bu kitabı,ama maalesef beni hayal kırıklığına uğrattı. Kitap gerçekten çok güzel, anlatımı ve olay örgüsü mükemmele yakın ama aynı zamanda son derece klişe bir hikaye anlatıyor. Kimsesiz ve iyimser bir kızın evlat edinildiği kasabada yaşadığı maceralar anlatılıyor. Pollyanna, Heidi gibi kitaplara aşırı benziyordu. "Anne" karakterini çok sevdim ama çocukken okuduğumda Pollyanna'yı da çok sevmiştim. Ve bu tarz kurgular İngiliz Edebiyatı'nda zaten o kadar fazla ki bunun da diğerlerine benzer bir kurguda olması aslında şaşırtıcı değildi.Kitap tabi ki okunmaya değer, sıcacık güzel bir hikayesi var ama benim beklentimi karşılamadı. Dizisi de varmış ,ona da bakmak gerek. Belki çocukken okusaydım çok daha fazla severdim hatta hayran kalabilirdim ama o kadar çok övdüler ki bu kitabı belki de bu yüzden beklentimin altında kaldı.

Merhaba :)
Her şey bir ailenin yetiştirme yurdundan erkek çocuk sahiplenmek istemesi ile başlıyor. Ama bir sürpriz olup erkek çocuk yerine kız çocuk sahipleniyorlar. Kitabın devamında ise o kızın yaşadığı maceralar anlatılıyor.
Yazar romanda sade bir dil ve bolca betimleme kullanmış.. Ama öyle uzun ve boğucu betimlemeleri yok.
Ben kitabı sevdim ama bazı bölümleri insanı sıkıyor.
Kitap konu olarak beklentimin epey üstünde çıktı .İnsana yaşamın güzel olduğunu bir kez daha hatırlatıyor. Mutluluk verici bir kitap.. Keyifli okumalar dilerim.:)