Karin Karakaşlı’ya merhaba diyorum bu kitapla. İçinde 12 öykü var, ölüm var, İstanbul var, gerçek var, saklanılmış hayatlar ötekinin ötekileştirmesi var. Aynı olayın başka kahramanların gözünden nasıl olduğu var. Dersim var, Hrant Dink var. Yok olan tarihin içindeki mozaikler var. İçime en çok işleyen bir fincan kapuçino oldu. Birinin hayatına dokunmak öyle kolayken nedir bu hızımız, telaşımız, aynı günleri dizmemiz dedirtiyor yazar. Teşekkür ediyorum bu güzel öyküler için