Kırgız edebiyatçı Cengiz Törökuloğlu Aytmatov, her ne kadar eserlerini Rusça vermişse de Türk dünyasının ünlü yazarlarındandır ve eserlerindeki mekan genellikle Türkistan olduğu için de Türk kültürünün zenginliğini dünyaya tanıtmıştır. Türk dünyasında olduğu kadar dünyada da hatırı sayılır bir okur kitlesi olan Aytmatov kısacık hikayelerle müthiş vurgular yaparak okurunu kalbinden vurmayı becerebiliyor. Bu biraz da kendi hayatıyla ilgili; 12 Aralık 1928 tarihinde Kuzeybatı Kırgızistan'daki Talas eyaletinin Şeker köyünde doğan Aytmatov'un babası Törekul Aytmatov, Sovyet Kırgızistan'ında bir bürokrattı fakat Stalin'in Büyük Temizliği kapsamında 1937'de tutuklandı ve 1938'de kurşuna dizilerek öldürüldü. Aytmatov daha 9 yaşında babasız kalmıştı. Avalbek gibi, Yıldırım Sesli Manasçı gibi... Bir Tatar kızı olan annesi Nagima Hamziyevna Abdulvaliyeva tiyatro aktrisiydi. "Asker Çocuğu" hikayesinde izlediği gibi... Aytmatov böyle temalar üzerine gitmeyi seviyor ve her ne kadar okuruna acı çektirse de bunda muvaffak oluyor.
Ceyengül'ün düşüncesizce söylediği o masum yalanı, Avalbek'in "babamdı o benim" sözleri, Manasçı'nın yurt-çadır diken babasını kaybetmesi Zeynep Apa'nın yalnız kalışı gözlerimi yaşartmaya yetti. Kim bilir belki bir gün Issık Köl'e akıtırım bu gözyaşlarını....
Talihsiz milletimin acısını yüreğimde taşırken, vuslatın sevincini ve hüznün acısını karıştırarak ağlarım orada...