Teknoloji, her zaman yaşam tarzları dayatmıştır. Örneğin kombili evlerde oturduğumuz için artık kestane pişiremiyor, mısır patlatamıyoruz, çünkü evlerimizde soba yok. Sobalarımız genellikle salondaydı. Kış boyunca sadece orası sıcak olduğundan tüm aile sobanın yanında örgütlenirdi.
Kombi ve kaloriferli evlerden sonra çocuk odaları icat edilmiştir. Çocuğun belli bir yaştan sonra odasında yatıp kişilik geliştirmesi gibi saçmalıklar da böyle başladı. Ne yaptı çocuk? Sabaha kadar korkuyla titredi, biraz büyüyünce açık saçık dergilere baktı. Kendi televizyonundan, internet'inden, dünyanın bütün pisliklerine bulaştı. Yalnızlığa alıştı ve bir cemaat toplumu olan memleketimiz kendini beğenmiş yabanıl insanlarla doldu.
Sobalı evlerde, sıcaklık her yere kolaylıkla yayılabilsin diye odalar salona açılırdı. Yani merkezi yönetim mantığıyla baktığımızda Osmanlı ölmemişti, cemaat toplumu ayaktaydı, bireycilik akımı gelişemiyordu, feminizm yoktu. Şimdi herkes kendi odasında ahlâksızlıktan, depresyondan çöküp gidiyor.
Allah'tan makul bir şey talep etmişsen, gecen gündüzün duayla geçmişse, çalışmayı da elden bırakmamışsan ve iş olmadığında "Hayırlısı buymuş." diyecek bilinçteysen, Allah yar ve yarenin olacaktır merak etme.