Bu kitap, bir roman değil, bir hikâye de...
Masal mı? Asla ve kat’a...
Anılar? Belki!...
Bir ömrün yaklaşık kırk senesinin, birlikte paylaşılmış ortaklarıyla paylaşımı...
Kitabın kahramanı veya olayların yaşayanı bir ülkücü... Bilinen bütün ülkücüler gibi ama tek ve neslinin sonuncularından... Yalnızlık kaderi olmuı, terk edilmişlik alışkanlığı... Korkaklarca cesareti tenkit edilmiş, cesur ve sadıklarca hafızalarda, gönüllerde hep olmasına, unutulmadığı ısrarla söylenmesine rağmen aranmamış, sorulmamış...Kabuk değiştirilmek istenen bir milletin, sistemi-yönetimi değiştirilmek istenen bir devletin; en öfkeli zamanlarındaki öfkesine muhatap olmuş ve direnebildiğince direnmiş... Adı; Yusuf İmamoğlu, Dursun Önkuzu, Süleyman Özmen, Alpaslan Gümüş, Mustafa Pehlivanoğlu veya bir başka Şehit veya bir başka ülkücü!
Ama bu, ölmüşken ölemeyenlerden! Sağken ölüme mahkûm olmuşlardan... Cezalandıran da kendisi, cezalanan da!... En sakin anlarında, çok sert kavgalara düşmüş; en öfkeli zamanlarında, şiirine, kalem-kâğıdına sığınabilmeyi denemiş bir yürek. Gülerken ağlamaya, ağlarken düşmana karşı gülebilmeye bağışıklık kazanmış bir Yitik Zaman Yolcusu...