Yoksulluğun Tarihi kitaplarını, Yoksulluğun Tarihi sözleri ve alıntılarını, Yoksulluğun Tarihi yazarlarını, Yoksulluğun Tarihi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İlk satırlarında kitabı José Saramago yazmış hissi verdi bana, ilerledikçe Hakan Günday, Mine Söğüt ve sonra da kitabı sanki ben yazdım hissi.
Turgut okuyan herkesi içine çeken, insanlığa, insanoğluna bir eser yazdı. Acıyı hisseden herkese!
Hüseyin Avni Dede'ye de selamlar saygılar
“Gelmiş geçmiş bütün gariplere sonsuz saygıyla...”
Bunlar safsata baba Abduk. Atatürk dini yasaklamamış, aksine dini kolaylaştırmış. Kuran’ı dilimize çevirmiş, Atatürk dini değil, insanları Allah ile kaldıran, Allah ile aldatan o alçak oluşumları; tarikatları, cemaatleri yasaklamış.
İnsanlar, özetle sahtekâr birer pazarlamacıydı. En güzel ürünler tezgahın üstünde, vitrinde; görürsün canın çeker, şundan birkaç kilo alayım da evde yeriz dersin, alırsın da... Eve gidince poşeti açarsın, malların biri iyiyse dördü bozuktur, çürüktür. İnsanlar da böyleydi işte. İnsanlar da çürük meyve gibiydi. Kimsenin tadı yoktu. Kimse gerçek yüzüyle çıkmıyordu sahneye ya da bir başkasının karşısına; herkes mutlu, herkes sevecen, herkes insan canlısı, herkes her şeyi paylaşıyor ama içine girmeye gör; çürük meyve gibi bozar insanın ağzının tadını. Madem insanlar bu kadar güzeldi de bu kadar kötülüğün sebebi neydi?
Yoksulların da bir afyonu vardı : Korunaklı, sıcak evlerinde; karınları tok, sırtları pek dürzülerin yoksullar için hazırladığı şükür eksenli sözcüklerdi bunlar.
"Tanrı uçar dururdu, insanoğluysa tekti. O da uçar dururdu, sanki Tanrı'ya eşti. Sandı ki insanoğlu bununla bütün oldum. Ben çok güçlendim artık, Tanrı'dan üstün oldum."